29 Şubat 2012

Bir Kutu...

Birkaç yıl önce (5 yıl önce) ayakkabı kutularını aldığım renkli, yapışkanlı kağıtlarla kaplamıştım. Aslında bu şekilde her tür kutu kaplanabilir. Hem pratik, hem değişik. Fikir olur belki...
O zamanlar blogumda yoktu, takip ettiğim bir blogda. Ama artık yıllar önce yaptıklarım da olsa blogumda yayınlama şansım var, ne mutlu bana:) Hem kendi blogumda yaptıklarımı yayınlıyorum, bazen içimi döküyorum, bazen mutluluklarımı paylaşıyorum veya bunları yapanları takip ediyorum. Güzel bir dünya, blog dünyası...

Ve kutumuz, 



önce kutuyu istediğiniz renkle kaplayıp üstüne değişik şekillerde kestiğiniz diğer renkli veya desenli kağıdı yapıştırıyorsunuz. Hepsi bu kadar.
Sevgiyle kalın...

24 Şubat 2012

Damacana Kılıfı

Damacana dediğime bakmayın, bu damacana minicik bir sürahi. Çok beğenmiştim ilk gördüğümde. Kocaman plastik damacananın, hem miniği, hem de cam...




Keyifle kullanıyorum. Yatağımın başındaki komidinin üzerinde duruyor. Minicik bir cici diktim. Yapma nedenim tamamen oyalanmak amaçlı, yoksa cam sürahiye niye kılıf dikeyim. Cam her haliyle güzeledir. Şöyle güzel bir yanı var ki, kullandıktan sonra yerine koyarken çıkardığı sesi çıkarmıyor, altındaki kumaş bunu engelledi, gürültü yapmıyor anlayacağınız:)))




Kullandığım kumaş daha önce yaptığım Düğüm Düğüm Yastık'tan artmıştı. Üzerinde kullandıgım fisto gibi şeyi adı nedir onu da bilemiyorum annem vermişti:) ve azıcık kurdeleyle bu iş tamamdır:) 



İşte böyle birşey oldu, beğendiniz mi??





Aksilikler Hep Üst Üste mi Gelir?

Uzun zamandır yokluğumun sebeplerinı Sağlık Olsun -1- ve Sağlık Olsun -2- 'de anlatmıştım.
Tüm bunlar olduktan 4 gün sonra öyle birşey yaşadım ki, iş hayatım boyunca böyle bir olay yaşamamıştım.
Kısaca bahsedecek olursam: 
Bilgisayarımdaki bir problemden dolayı format atılması gerekiyordu ve içindeki tüm işlerimin yedeklerini alırken bazı dosyalar hata vermiş ve kopyalanmamış. Mesai bitimine yakın olduğu için acele ettim sanırım biraz da. 
Ertesi gün işe geldim bir baktım yedeğini aldığım hiç bir iş açılmıyor ya da kopyalanmamış. Hata veriyor!!! Dünya başıma yıkıldı sanki. Çünkü aylardır, haftalardır ve günlerdir çalıştığım beş dergi yoktu artık. 
Hayatımın en zor 10 gününü yaşadım. Hepsini yeniden yapmak zorunda kaldım. Stresten sırtım ve omuzlarım çok ağırdı. Dayanılmazdı... 
İşlerimi aksatmamaya çalıştım ama perişan oldum.
Ayrıca, sadece işlerim değil, yıllardır güzel bir müzik arşivim olmuştu tamamının hiçbiryerde yedeği yoktu, yaklaşık 9-10 bin şarkılık arşivimde yok artık...Günlerce maillerime bakamadım, açtığımda 300-400 maille karşılaştığım günler oldu... Bloguma ve takip ettiğim bloglara hiç bakamadım.
Neyse bu zor günler de bitti, herşey normale döndü. Umarım bir daha asla böyle bir aksilik yaşamam. Kimsenin yaşamasınıda istemem. 


Herşey oldu bitti... Ne diyoruz, SAĞLIK OLSUN:)
Bu kadar sıkıntılı günlerden sonra artık sadede gelip birşeyler yayınlasam iyi olacak değil mi:)Bugün girecek bir yayınım daha olacak...


Sevgiyle kalın

23 Şubat 2012

Sağlık Olsun -2-

Dün başlamıştım yazıma... Sağlık Olsun -1-

***

Ve annemin hemen anjiyoya alınması gerekiyor. Başka hastaneye sevk ediyorlar. Günlerden 30 Ocak Pazartesi. Annemin anjiyo sonucu 3 damar ve kalp kapakçığının değişmesi gerektiği. Hem de acilen. Fakat annem, sonuçlarının ilk gittiğimiz hastanedeki doktorun görmesini istemesinde ısrar etmesi sonrası alıp eve getiriyoruz. (büyük hata!!!!) Evde bizi bekleyen babamın, hepimize hoşgeldiniz dedikten sonra, anneme yaklaşarak yanağından bir makas alarak "Yarımdım, tam oldum" cümlesi geceye damgasını vuruyor. Dile kolay 60 yıl bir arada. Allah ayırmasın. Sağlıklı uzun ömürler versin sevgili anneciğime ve babacığıma. 

Salı günü sonuçları gören doktorun "Teyzenin evde ne işi var, acilen ameliyat olması gerekiyor, şu anda riskli durumda" demesi sonucu hemen annemi alıp hastaneye götürdüm. Tahliller, tetkikler v.s. Ameliyat günü belirleniyor ve 1 Şubat 2012 Çarşamba günü ameliyat edilecek. 


KAN ARANIYOR!!!
Evet işin bir de bu yönü var. Daha önce çok kez duyar, mailler alır. Elimizden geldiğince duyurmaya çalışırdık. Ama başımıza hiç gelmemişti. Ben kan veremiyorum, küçükken geçirdiğim rahatsızlıktan dolayı. Ama çok isterdim bu konuda yardımcı olabilmeyi. Duyurdum tüm arkadaşlarıma, eşe, dosta, ahbaba. Kimseden ses yok. Çok sevgili arkadaşım Aslı http://www.kanbankasi.gen.tr adresinden aranan kan gurubuyla ilgili gönüllü kan bağışçılarının linkini gönderdi. Çok sağolsun.
Ameliyat günü sabahı evde açtım bilgisayarı ve ilgili sayfayı aralarından iki kişinin numaranı çevirip durumu izah ettim. Üçüncü kişiyi aramama gerek kalmadan kan vermeyi kabul edip, bizi bu zor durumdan kurtaran Barbaros Yaraş ve Hasan Kıran'a çok, çok teşekkür ediyorum. Allah razı olsun.
Annemin hala telefonla konuşma yasağı devam ettiği için henüz arayıp teşekkür edemedi fakat dualarını eksik etmiyor. 
İşyerindeki arkadaşım "Kan gurubumdan şüpheliyim Nagehan hanım ama gelirim uygunsa alırlar" deyip bize eşlik eden sevgili Ümit'e de teşekkür ediyorum. Gerçekten kan gurubu yanlışmış. Test ettiler hastanede bizim işimize yaramadı ama yine de başkalarına lazım olur nasıl olsa deyip kanını bağışladı. Sonsuz teşekkürler. 

Ameliyat bitmiş ve başarılı geçmişti. Hepimiz rahat bir nefes aldık. Annem yoğun bakıma, bizler işlerimizin başına, diğerleri evlerine gitti huzurlu bir şekilde.
Hemen ertesi gün yoğun bakımdan servise alınan annem ameliyatın ilk günlerinde hiç iyi değildi. Yürümekte zorlanıyordu, ağrıları vardı, hiç huzurlu değildi. Uyuyamıyordu, hala öyle...
Ama artık yürümekte zorlanmıyor, oturuyor ve tabiki sürekli bakım hali devam ediyor. Bu süreç bir süre daha bu şekilde devam edecek. Bir an önce bir ayın geçmesini istiyor, sağa-sola dönerek yatmak istiyor. Hergün giymek zorunda olduğu o sımsıkı çorapları giymek istemiyor.
Korkuları var uyuyamıyor, nedenini sorduğumuzda ise: "O geceyi hatırlıyorum, çok kötüydü. Allah kimseye yaşatmasın" diyor. (Kalp krizi geçirdiği geceden söz ediyor. Belli ki canı çok yanmış)
Annem şimdi gayet iyi, daha da iyi olacağını umuyorum. 

Sevgili anneme not:
Sen iyi ol ki, biz de iyi olalım annecim. 
Bu günler de gelip geçecek. 
Bir an önce iyi olup uyutmadığın ablamların ve teyzemin gönlünü almalısın:))
Ayrıca bizler seni yatarken görmeye hiç alışkın değiliz:)
Kabul et lütfen, çok ilaç içerdin ama yatmazdın, canım annem:)

Hastalığının ilk gününden itibaren çalıştığım için bana yapacak birşey bırakmayan, anlayış gösterip  yardımlarını esirgemeyen ablamlara ve çok sevgili teyzeme binlerce kez teşekkür ediyorum.
İlgisini, alakasını eksik etmeyen herkese sonsuz teşekkürler...

Sağlıklı, mutlu günler diliyorum hepinize.


22 Şubat 2012

Sağlık Olsun -1-

Ne kadar uzun zaman oldu, blogumla ilgilenemeyeli. Oysa son yayınlarımı aralıksız hergün yayınlamış ve artık o şekilde devam edeceğimi düşünmüştüm. Olmadı. Hayat iyi ve kötü sürprizlerle dolu. Benim yaşadıklarım biraz kötüydü. SAĞLIK OLSUN, çok şükür bunu da atlattık...




Annemin kalp krizi geçirmesi...
28 Ocak akşamı yeğenim ve ben "Keşanlı Ali Destanı" müzikaline bilet almıştık. Ortamı bozmadan 1-2 kare fotoğraf çekmiştim, onunla ilgili yazı yazmayı planlıyordum. Ama düşündüğüm gibi olmadı. SAĞLIK OLSUN.


Biz tiyatroda, eşim de arkadaşlarıyla dışarıda olacaktı. Bir süredir bizde olan annem ve babam evde kaldı. Eve biraz geç döndüm. Eşim beni bekliyordu. Geceyle ilgili henüz konuşmaya bile başlamamıştık ki, annem seslendi. Gittim yanına, ben çok kötüyüm diyordu. Bir-iki gündür, boğazım ağırıyor, göğsünü göstererek buralarım ağırıyor diyordu. Ben de üşütmüş olabilir misin annecim?, havalar çok soğuk ve sen her sabah bizi balkondan el sallayarak gönderiyorsun. Çıkma balkona, pencereden bak diyordum.
Benim aklıma boğazım, ağırıyor, göğsüm ağırıyor, kolum uyuşuyor dendi mi kalp krizi gelir ama kalp krizinin öncüsü olabileceğini hiç bilmezdim. 

Annem hastayım deyip, bir-iki gündür söylediklerini tekrar edince, ne yapacağımı bilemedim, hastaneye götürelim dedim. Onu da istemedi, hiç halim yok hiçbiryere gidemem deyince ben hemen 112'yi aradım ve hayatımda çok uzun geçen 10 dakikayı geçirmeye başladım. Eşim ambulansı karşılamak için sitenin girişine gitti, ben annemle evde. Annem sürekli ensemi ovar mısın, sırtımı ovar mısın? diye yalvaran bir sesle ve gittikçe kötüleşen durumuyla beni iyice tedirgin ediyordu. Çok üzgündüm. Neyse kısa sürede sağlık ekipleri geldiler, hemen bir iğne yapıp hastaneye gitmesi gerektiğini söyleyerek aldılar. Hemen arkalarından ben ve eşim çıktık. Hastaneye gittiğimizde annemin tansiyonu çok yüksekti, nabız çok dengesizdi. 95'le 142 arasında gidip geliyordu. Birçok kez iğne ve birkaç dil altı hapı verdiler. Bu arada kan tahlilleri alındı v.s. 
Annem kalp krizi geçiriyormuş, hatta bu kalp krizinin öncüsüymüş. Zamanında yetiştirmişsiniz dedi doktor ve hastaneye yatırdılar. Gece 01-15'te başlayan bu koşuşturmaca sabaha karşı 05.00'te ablamın annemin yanında kalarak bizim eve dönmemizle bitti.


O gece öyle bitti ama devamı var tabiki...


Annemin anjiyo olması...
ve
Annemin açık kalp ameliyatı.
ve tabiki sonrası...
Kan vermenin önemi...
İşyerinde yaşadığım aksilikler...


Son haftalarda yaşadıklarım bunlar, herşey oldu bitti, ama neticede bir süreçti, zor bir süreç.
Ve çok yorucu...
İşlerimde yorucu olmaktan çıkıp normale döndü.
Herşey yoluna giriyor yavaş yavaş.


Yazacak çok şey var. Yazarım SAĞLIK OLSUN diyorum.

Daha sık buralarda olmayı umuyorum.
Sağlıklı ve mutlu günler diliyorum herkese...