Ben aldıktan sonra kullanım şekli değişti, ekmek kutusu olarak hizmet veriyor.
Uzun zaman önceydi gözüme kestirmiştim bu minik sandığı. Yok sıkıştırılmış kağıt, mdf, laminant vesaire, vesaire bitmek bilmeyen türlü türlü malzemelerden yapılmış ürünler her yerde. Bu sandık bildiğimiz ahşap, doğal. En doğal haliyle hem de. Nasıl yapıldığını bilmiyorum. Sandığı da babam yapmış olabilir. Müstakil evlerinde her türlü alet-edavatın olduğu yerde bunu yapmak nedir ki?? Tahtaları her nereden bulduysa, testereyle kesmiştir, birleştirmiştir, çakmıştır, bir de ona kapak yapmıştır. İşte sana sandık.
Son yıllarda en çok yaptığı şey küçücük küçücük kutular yapmaktı. Her gittiğimizde hediye ederdi bize. Ablamlara ve bana. Bir süre sonra birsürü irili ufaklı kutum olmuştu. Birkaç tanesini attığımı itiraf etmeliyim, şimdiki tüm pişmanlığımla. Ama bazılarını da çok güzel değerlendirdiğimi söylemeliyim. Neyse biz sandık mevzuuna geri dönelim. Sözkonusu babam olunca yazmak istiyor da, istiyor canım...
Canım (rahmetli) babamdan istedim minik sandığı, tabi alabilirsin dedi. Ben de hakkını vermek istedim. En iyi nerede kullanabilirdim. Mutfakta, hem de ekmek kutusu olarak. Bize özel olmalıydı. Oldu da...
Yapılan işlem transfer baskı. Tasarımı tamamen bana ait. En çok hoşuma gidendir, bir örneğinin daha olmaması. Herşeyi el emeği baba-kız ürünü.
Teşekkür ederim babacım. Seni unutmak mümkün değil elbette, ama her an hatırlamak için o kadar çok sebebim var ki, bu sandık onlardan sadece bir tanesi.
Mekanın cennet olsun birtanecik babam benim...
İçine işlem yapmadım, orijinal haliyle kullanıyorum. |
|
Minik sandığı tamamladığımda babam hayattaydı ve görmüştü. Çok mutlu olmuştu. Ben hala çok mutluyum.
Sevgiyle ve sevdiklerinizle kalın...