Çünkü o günü hala daha dün gibi hatırlarım. Nasıl etkilendiysem artık bilemiyorum:)) Oysa her zaman bakımlı ve gayet şık giyinirdi. Farklı herşeye ilgi duyuşum küçük yaşlarıma dayanıyor demek ki.
Yıllar geçipte büyüdüğüm ve iş hayatına ilk başladığım zamanlarda hiç üşenmem, abartısız her gün ojelerimi silip yenisini sürerdim. Tırnaklarım tabiki hep uzun. O zamanlar en büyük üzüntümü tırnağım kırıldığı zaman yaşardım. Ne güzel bir üzüntü değil mi??
Bir gün aklıma ablamın sarı ojeleri geldi. 80'li yılların ortaları, Bursa'da neredeyse sormadığım kozmetik dükkanı kalmadı. Sarı oje var mı? diye sorduğumda tuhaf tuhaf yüzüme bakıyorlardı. Bir kozmetikçi araştırayım uğrayın, geldiyse alırsınız dedi ve gerçekten birkaç gün sonra bulmuştu, mutlu olmuştum. Kullandığım dönemlerde çok ilgi görmüştü, çünkü kullanan kimse yoktu. En azından benim çevremde. Çok sükse yapmıştım çok:))
Sarı oje sevgim hiç bitmedi, hala severek kullanıyorum.
Sarıyı sanırım boya işlerinde kullanmayı seviyorum. Ortaya bu sonuç çıktı, bugünlerde herşeyi sarıya boyamama bakarsak eğer:)
Bugünlerde dekorasyona da sıçradı bu sarı sevdam. Ahşap büfe boyama işimi anlatmıştım burada.
Madem dolap beyaz oldu, bari camları sarılı olsun istedim ve oldu. Büfenin cam boyamasıyla ilgili bilgiye de buradan ulaşabilirsiniz.
Camları tamamladım bir çerçeve değerlendirmek istedim ve onu yaparken bir yastık derken bir sarı sevdadır aldı başını gidiyor.
Ve en son işte bu sandalyeyi boyadım.
Sandalye küçük ablamlarda terkedilmiş olarak duruyordu.
Bizde yeniden hayat buldu:))
Sandalyeyi boyayıp instagramda paylaştığımda canım yeğenim yağmur'la şöyle bir yazışma yaşandı aramızda:))
Güzel ve mutlu geçsin günleriniz.