Günlük etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Günlük etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Haziran 2014

4 Nisan 2012

Rulo'dan Baykuş... Günlük...

Hafta sonunda mini bir İstanbul kaçamağımız olacaktı. Günler öncesinden hava durumunu takip edip, nerelere gidebiliz diye program yapıyorduk. Bir-iki gün öncesine kadar herşey yolunda yağmur çamur yoktu. Ama havanın yağmurlu olacağını sanıyorum, hatta şu anda bile bozuk gibi. Aslında kötü değil ama gezmek için yağmur çok uygun değil. Severim yağmuru. Çılgınlık olsun diye yağmur altında gezmekte hoşuma gider ama bir-iki gün gezmek için gittiğim İstanbul'da yağmur yağsın istemezdim. Neyse onun da tadını çıkarırız. Yeter ki keyfimiz yerinde olsun. 
Bu aralar yine yoğunum. Birşeyler yayınlayamasamda bloglarda dolaşıp yazılanları okuyup, yapılanları görüp vakit geçiriyorum. Bu da hoşuma gidiyor. Hayat o kadar stersli ki bir de her gün acaba ne yayınlasam diye onun telaşına giremeyeceğim. Kafama göre... 
Kendim yaptığımda değil başkaları da mutlu olduğu olayları veya yaptıklarını paylaştıkça mutlu olabiliyorum. Böyle güzel bir özelliğim var:) Kıskanmam anlayacağınız.
Mesela şu anda, Gülsüm anneanne oldu, Semi tatilde, Smilena önümüzdeki ay Paris'e gidiyor, hümeyra penceresinin önünü bostan yapmış kendi ekip, kendi biçiyor, emek veriyor ve tüketiyor:) ben de burada onların adına mutlu oluyorum:))





Birkaç hafta önceydi PontininTakıları'nda. gördüğümde çok hoşuma gitmişti. 
İşyerindeydim.  Bizim malzeme kağıt zaten:) Tuvalet kağıdı rulosu da vardı. Hemen işe koyuldum:))))) (bu cümleye sevgi bomba bir yorum yapabilir). 




Ve şirin baykuş çıktı ortaya. Beğendim, devamını yapar dallarımı doldururum diye düşündüm ama maalesef o kadarını yapamadım. Hem o dallar için başka düşüncelerim var. 


Herkese keyifli günler diliyorum. 

5 Ocak 2012

Farkındamıyız?

Bugünlerde tembelliğim üzerimde, hem çok şey yapmak istiyorum, hem de hiçbirşey yapamıyorum. Aynı anda birsürü fikir geliyor aklıma onu mu, bunu mu, şunu mu yapayım derken bi bakmışım yine birşey yok ortada:) Kendime gelmeliyim artık. En azından yarım işlerimi tamamlayabilirim. Tembellik mi yorgunluk mu bilemiyorum aslında...
Aslında bilsem, farkında olsam bazı şeylerin iyi olacak. 






Can Yücel'in bu yazısını okudum yine... Ve sizlerle paylaşmak istedim. Arada bir durup düşünmek gerek geçip giden hayatımızı...




Farkında olmalı insan…


Kendisinin, hayatın olayların, gidişatın farkında olmalı.


Farkı fark etmeli, fark ettiğini de fark ettirmemeli bazen…


Bir damlacık sudan nasıl yaratıldığını fark etmeli.


Anne karnına sığarken dünyaya neden sığmadığını ve en sonunda
bir metre karelik yere nasıl sığmak zorunda kalacağını fark etmeli.


Şu çok geniş görünen dünyanın, ahirete nispetle anne karnı gibi olduğunu
fark etmeli.

Henüz bebekken ‘dünya benim!’ dercesine avuçlarının sımsıkı kapalı
 olduğunu, 
ölürken de aynı avuçların ‘her şeyi bırakıp gidiyorum 
işte!’ dercesine apaçık kaldığını 
fark etmeli.


Ve kefenin cebinin bulunmadığını fark etmeli.

Baskın yeteneğini fark etmeli sonra.
 Azrailin her an sürpriz yapabileceğini, nasıl yaşarsa öyle öleceğini
 fark etmeli insan ve ölmeden evvel ölebilmeli.

Hayvanların yolda kaldırımda çöplükte 
ama kendisinin güzel hazırlanmış mükellef bir sofrada yemek yediğini
 fark etmeli.

Eşref-i mahlukat (yaratılmışların en güzeli) olduğunu 
fark etmeli.

Ve ona göre yaşamalı.
 Gülün hemen dibindeki dikeni, dikenin hemen yanı başındaki gülü
fark etmeli.

Evinde 4 kedi 2 köpek beslediği halde
 çocuk sahibi olmaktan korkmanın mantıksızlığını 
fark etmeli.

Eşine ‘seni çok seviyorum!’ demenin mutluluk yolundaki müthiş gücünü
 fark etmeli.

Dolabında asılı 25 gömleğinin sadece üçünü giydiğini, ama arka
 sokaktaki komşusunun     o beğenilmeyen gömleklere muhtaç olduğunu fark etmeli.

Zenginliğin ve bereketin, sofradayken önünde biriken ekmek
 kırıntılarını yemekte gizlendiğini fark etmeli.



FARK ETMELİ.
Ömür dediğin üç gündür,
Dün geldi geçti, yarın meçhuldür,
O halde ömür dediğin bir gündür, o da bugündür.

Can Yücel



12 Temmuz 2011

... Ve Tatil Bitti

güzeldi tatil, 
güneş, deniz, kum...
ayvalık, sarımsaklı plajı, cunda...
evlilik yıldönümümüzde tatil dönemine denk geldi. 
cunda'yı tercih ettik 4. yılımızı kutlarken.
işimizin başındayız artık.
herkes için güzel bir yaz ve güzel bir tatil diliyorum.







12 Nisan 2011

Güzelyalı'da Bir Pazar

Haftasonunda evde oturmak istemedik, biraz serin olsa da hava gayet güzel görünüyordu. 
Arkadaşlarımızla beraber Mudanya yolu üzerinde Gündoğdu Köyü'nden girdik. 
Bir salıncağa binmeye çalışan bir sürü koyunun bulunduğu bir çiftliğin yanında durduk. Onlara bakıp fotoğraf çekmeden,  geçilmezdi, çok güzel görünüyorlardı. Etraftan topladığımız otlarla beslemeye çalıştı İpek. (sevgili arkaşım Hasibe&Hüseyin çiftinin biricik kızları olur kendisi). 
Çiftlik harikaydı, içinde sadece koyunlar yoktu, midilliler, tavşanlar, kazlar belkide göremediğimiz başka hayvanlar. Ahh ne mutlu sahiplerine:)) 
Biz yolumuda devam ettik dere tepe düz gittik ve tüm ihtişamıyla deniz karşımızda, hava güzel, gökyüzü masmavi...
Balık ekmek harikaydı. Üstüne birer de çay içildi. Deniz kenarına inip yakından deniz havası alındı. 
Güzel bir gündü...



29 Mart 2011

Mutluyum:)

Günaydın herkese,


Bu sabah işe geldim, biraz iş, ara ara da hürriyet gazetesini okuyordum ki Bumerang ilanları yayınlanan kısımda benim bloğumun linkini gördüm:)) Hemen belgeledim, altta:)))
Çok mutlu oldum hemen tıkladım ve günlerdir açılmayan blogumun açıldığını gördüm. Yasaklandığından beri hiç girememiştim ve bir daha girebileceğimi düşünmüyordum, deneyimli bazı blog sahiplerinin bu durumun mutlaka düzeleceğini söylemelerine rağmen. Neyse güzel bir gün, blogum açılıyor, hava güzel, kış bitiyor, bahar geliyor. Herşey yolunda, umarım herkes için böyledir veya böyle olur. 
Güzelliklerle dopdolu iyi haftalar diliyorum herkese...