8 Mart 2012

Dünya Emekçi Kadınlar Günü


Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün Çıkış Sebebi...


Bugün neden Dünya Emekçi Kadınlar Günü olduğunu biliyor musunuz? Tarihçe 150 yıl öncesine dayanıyor ve acı dolu... 
Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü... Tüm dünya tarafından kutlanıyor. Peki dünya neden bugünü kadınlar günü olarak kutluyor biliyor musunuz? Çünkü bundan tam 152 yıl önce 129 kadın bir fabrikada can verdi. Çünkü polis onları oraya kilitlemişti...

Kadınlar Grev Yapınca
8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı.

Emekçi Kadınlar Günü
26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.

1975 yılında Dünya Kadınlar Yılı'nı ilan eden Birleşmiş Milletler Örgütü, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ı tüm kadınları için Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdı.
Günümüz kutlu olsun...



6 Mart 2012

Pırasalı Kruvasan Börek

Eskiden bu kadar düşkün değildim pırasaya. Çok nadiren yemeğini yerdim. Böreğini evlendikten sonra eşimin çok sevdiğini anlayınca yapmaya başlamıştım.
Yıllar önce arkadaşımın yaptığı bir börek varki ki, kek demek daha doğru. Almıştım tarifini de ama o zamanlar mutfak kim, ben kim:)) Bende kendi kendime bir denemeden sonra yaptım. Burada da yayınlamıştım. Aynısı olmadı sanırım ama çok güzel tuzlu pırasalı kek oldu:) 
Yıllarca tarifi saklayıp bir kere bile yapmamış olmam benim mutfakla aramın hiç iyi olmadığı anlamını çıkarıyordur sanırım. Şimdi gördüğüm her tarife atlıyorum neredeyse. Önceden hiç öyle değildim. Tarif falanda almazdım aslında. Demek ki çok güzelmiş:)) Ama şimdi tamamen değişti mutfağa olan düşkünlüğüm. Çok seviyorum, mecburiyetten değil, gerçekten çok keyif alıyorum. Yemek, pasta, börek v.s. hiç ayırt etmiyorum, hepsini severek yapıyorum. Benden hiç ümidi olmayan başta annem ve ablalarım bu durum karşısında şaşkın ve mutlular:)) 

Sevgili Dilek'in yaptığını denedim geçen günlerde. Tadı muhteşemdi, bayıldım. 
Hatta birsürü hazırladık teyzemle beraber. Canım teyzem, kızım birşeyler hazırlayalım sakla, lazım oldukça çıkarır kızartır veya fırına verirsin diyordu. Ve biz bunu gerçekleştirdik. Pırasalı börekler ve sigara böreklerim oldu birsürü. Gerektikçe çıkarıp tüketeceğiz afiyetle. Teyzem benim, eline, koluna sağlık. 
Ve işte muhteşem lezzet, pırasalı kruvasan börek.




Pırasalı Kruvasan Börek Malzemeleri 
• 4 yufka • 1 bardak eritilip soğutulmuş margarin (ben sıvıyağ kullandım)• 1 bardak süt 

Pırasalı Kruvasan Börek İç Malzemesi ve Hazırlanışı
• Sıvıyağ
• Salça
• Tuz
• 1 demet pırasa (ince doğranıp sıvıyağda suyunu çekinceye kadar kavrulacak salça eklenip soğumaya bırakılacak)

Pırasalı Kruvasan Börek Yapılışı
Yufka tezgaha serilip her yeri süt-yağ karışımı ile ıslatılacak, sonra ikiye katlanacak,

tekrar sos sürülüp dörde katlanacak, çeyrek yufka elde etmiş olacağız. 
Bunu da 4 veya 5'e bölüp iç malzemeyi koyup yanlarını kapatmadan sigara böreği gibi sarıyoruz.
Diğer yufkalara da aynı işlemi uygulayıp üzerine yumurta sarısı sürülüyoruz.

Ben üzerine susam serpiştirdim.
180 ˚C'de, önceden ısıtılmış fırında 20-25 dakika pişiriyoruz.
Üzerinin hafif kızardığını görünce çıkarıp, geç kalmadan afiyetle tüketiyoruz:)))

29 Şubat 2012

Bir Kutu...

Birkaç yıl önce (5 yıl önce) ayakkabı kutularını aldığım renkli, yapışkanlı kağıtlarla kaplamıştım. Aslında bu şekilde her tür kutu kaplanabilir. Hem pratik, hem değişik. Fikir olur belki...
O zamanlar blogumda yoktu, takip ettiğim bir blogda. Ama artık yıllar önce yaptıklarım da olsa blogumda yayınlama şansım var, ne mutlu bana:) Hem kendi blogumda yaptıklarımı yayınlıyorum, bazen içimi döküyorum, bazen mutluluklarımı paylaşıyorum veya bunları yapanları takip ediyorum. Güzel bir dünya, blog dünyası...

Ve kutumuz, 



önce kutuyu istediğiniz renkle kaplayıp üstüne değişik şekillerde kestiğiniz diğer renkli veya desenli kağıdı yapıştırıyorsunuz. Hepsi bu kadar.
Sevgiyle kalın...

24 Şubat 2012

Damacana Kılıfı

Damacana dediğime bakmayın, bu damacana minicik bir sürahi. Çok beğenmiştim ilk gördüğümde. Kocaman plastik damacananın, hem miniği, hem de cam...




Keyifle kullanıyorum. Yatağımın başındaki komidinin üzerinde duruyor. Minicik bir cici diktim. Yapma nedenim tamamen oyalanmak amaçlı, yoksa cam sürahiye niye kılıf dikeyim. Cam her haliyle güzeledir. Şöyle güzel bir yanı var ki, kullandıktan sonra yerine koyarken çıkardığı sesi çıkarmıyor, altındaki kumaş bunu engelledi, gürültü yapmıyor anlayacağınız:)))




Kullandığım kumaş daha önce yaptığım Düğüm Düğüm Yastık'tan artmıştı. Üzerinde kullandıgım fisto gibi şeyi adı nedir onu da bilemiyorum annem vermişti:) ve azıcık kurdeleyle bu iş tamamdır:) 



İşte böyle birşey oldu, beğendiniz mi??





Aksilikler Hep Üst Üste mi Gelir?

Uzun zamandır yokluğumun sebeplerinı Sağlık Olsun -1- ve Sağlık Olsun -2- 'de anlatmıştım.
Tüm bunlar olduktan 4 gün sonra öyle birşey yaşadım ki, iş hayatım boyunca böyle bir olay yaşamamıştım.
Kısaca bahsedecek olursam: 
Bilgisayarımdaki bir problemden dolayı format atılması gerekiyordu ve içindeki tüm işlerimin yedeklerini alırken bazı dosyalar hata vermiş ve kopyalanmamış. Mesai bitimine yakın olduğu için acele ettim sanırım biraz da. 
Ertesi gün işe geldim bir baktım yedeğini aldığım hiç bir iş açılmıyor ya da kopyalanmamış. Hata veriyor!!! Dünya başıma yıkıldı sanki. Çünkü aylardır, haftalardır ve günlerdir çalıştığım beş dergi yoktu artık. 
Hayatımın en zor 10 gününü yaşadım. Hepsini yeniden yapmak zorunda kaldım. Stresten sırtım ve omuzlarım çok ağırdı. Dayanılmazdı... 
İşlerimi aksatmamaya çalıştım ama perişan oldum.
Ayrıca, sadece işlerim değil, yıllardır güzel bir müzik arşivim olmuştu tamamının hiçbiryerde yedeği yoktu, yaklaşık 9-10 bin şarkılık arşivimde yok artık...Günlerce maillerime bakamadım, açtığımda 300-400 maille karşılaştığım günler oldu... Bloguma ve takip ettiğim bloglara hiç bakamadım.
Neyse bu zor günler de bitti, herşey normale döndü. Umarım bir daha asla böyle bir aksilik yaşamam. Kimsenin yaşamasınıda istemem. 


Herşey oldu bitti... Ne diyoruz, SAĞLIK OLSUN:)
Bu kadar sıkıntılı günlerden sonra artık sadede gelip birşeyler yayınlasam iyi olacak değil mi:)Bugün girecek bir yayınım daha olacak...


Sevgiyle kalın

23 Şubat 2012

Sağlık Olsun -2-

Dün başlamıştım yazıma... Sağlık Olsun -1-

***

Ve annemin hemen anjiyoya alınması gerekiyor. Başka hastaneye sevk ediyorlar. Günlerden 30 Ocak Pazartesi. Annemin anjiyo sonucu 3 damar ve kalp kapakçığının değişmesi gerektiği. Hem de acilen. Fakat annem, sonuçlarının ilk gittiğimiz hastanedeki doktorun görmesini istemesinde ısrar etmesi sonrası alıp eve getiriyoruz. (büyük hata!!!!) Evde bizi bekleyen babamın, hepimize hoşgeldiniz dedikten sonra, anneme yaklaşarak yanağından bir makas alarak "Yarımdım, tam oldum" cümlesi geceye damgasını vuruyor. Dile kolay 60 yıl bir arada. Allah ayırmasın. Sağlıklı uzun ömürler versin sevgili anneciğime ve babacığıma. 

Salı günü sonuçları gören doktorun "Teyzenin evde ne işi var, acilen ameliyat olması gerekiyor, şu anda riskli durumda" demesi sonucu hemen annemi alıp hastaneye götürdüm. Tahliller, tetkikler v.s. Ameliyat günü belirleniyor ve 1 Şubat 2012 Çarşamba günü ameliyat edilecek. 


KAN ARANIYOR!!!
Evet işin bir de bu yönü var. Daha önce çok kez duyar, mailler alır. Elimizden geldiğince duyurmaya çalışırdık. Ama başımıza hiç gelmemişti. Ben kan veremiyorum, küçükken geçirdiğim rahatsızlıktan dolayı. Ama çok isterdim bu konuda yardımcı olabilmeyi. Duyurdum tüm arkadaşlarıma, eşe, dosta, ahbaba. Kimseden ses yok. Çok sevgili arkadaşım Aslı http://www.kanbankasi.gen.tr adresinden aranan kan gurubuyla ilgili gönüllü kan bağışçılarının linkini gönderdi. Çok sağolsun.
Ameliyat günü sabahı evde açtım bilgisayarı ve ilgili sayfayı aralarından iki kişinin numaranı çevirip durumu izah ettim. Üçüncü kişiyi aramama gerek kalmadan kan vermeyi kabul edip, bizi bu zor durumdan kurtaran Barbaros Yaraş ve Hasan Kıran'a çok, çok teşekkür ediyorum. Allah razı olsun.
Annemin hala telefonla konuşma yasağı devam ettiği için henüz arayıp teşekkür edemedi fakat dualarını eksik etmiyor. 
İşyerindeki arkadaşım "Kan gurubumdan şüpheliyim Nagehan hanım ama gelirim uygunsa alırlar" deyip bize eşlik eden sevgili Ümit'e de teşekkür ediyorum. Gerçekten kan gurubu yanlışmış. Test ettiler hastanede bizim işimize yaramadı ama yine de başkalarına lazım olur nasıl olsa deyip kanını bağışladı. Sonsuz teşekkürler. 

Ameliyat bitmiş ve başarılı geçmişti. Hepimiz rahat bir nefes aldık. Annem yoğun bakıma, bizler işlerimizin başına, diğerleri evlerine gitti huzurlu bir şekilde.
Hemen ertesi gün yoğun bakımdan servise alınan annem ameliyatın ilk günlerinde hiç iyi değildi. Yürümekte zorlanıyordu, ağrıları vardı, hiç huzurlu değildi. Uyuyamıyordu, hala öyle...
Ama artık yürümekte zorlanmıyor, oturuyor ve tabiki sürekli bakım hali devam ediyor. Bu süreç bir süre daha bu şekilde devam edecek. Bir an önce bir ayın geçmesini istiyor, sağa-sola dönerek yatmak istiyor. Hergün giymek zorunda olduğu o sımsıkı çorapları giymek istemiyor.
Korkuları var uyuyamıyor, nedenini sorduğumuzda ise: "O geceyi hatırlıyorum, çok kötüydü. Allah kimseye yaşatmasın" diyor. (Kalp krizi geçirdiği geceden söz ediyor. Belli ki canı çok yanmış)
Annem şimdi gayet iyi, daha da iyi olacağını umuyorum. 

Sevgili anneme not:
Sen iyi ol ki, biz de iyi olalım annecim. 
Bu günler de gelip geçecek. 
Bir an önce iyi olup uyutmadığın ablamların ve teyzemin gönlünü almalısın:))
Ayrıca bizler seni yatarken görmeye hiç alışkın değiliz:)
Kabul et lütfen, çok ilaç içerdin ama yatmazdın, canım annem:)

Hastalığının ilk gününden itibaren çalıştığım için bana yapacak birşey bırakmayan, anlayış gösterip  yardımlarını esirgemeyen ablamlara ve çok sevgili teyzeme binlerce kez teşekkür ediyorum.
İlgisini, alakasını eksik etmeyen herkese sonsuz teşekkürler...

Sağlıklı, mutlu günler diliyorum hepinize.


22 Şubat 2012

Sağlık Olsun -1-

Ne kadar uzun zaman oldu, blogumla ilgilenemeyeli. Oysa son yayınlarımı aralıksız hergün yayınlamış ve artık o şekilde devam edeceğimi düşünmüştüm. Olmadı. Hayat iyi ve kötü sürprizlerle dolu. Benim yaşadıklarım biraz kötüydü. SAĞLIK OLSUN, çok şükür bunu da atlattık...




Annemin kalp krizi geçirmesi...
28 Ocak akşamı yeğenim ve ben "Keşanlı Ali Destanı" müzikaline bilet almıştık. Ortamı bozmadan 1-2 kare fotoğraf çekmiştim, onunla ilgili yazı yazmayı planlıyordum. Ama düşündüğüm gibi olmadı. SAĞLIK OLSUN.


Biz tiyatroda, eşim de arkadaşlarıyla dışarıda olacaktı. Bir süredir bizde olan annem ve babam evde kaldı. Eve biraz geç döndüm. Eşim beni bekliyordu. Geceyle ilgili henüz konuşmaya bile başlamamıştık ki, annem seslendi. Gittim yanına, ben çok kötüyüm diyordu. Bir-iki gündür, boğazım ağırıyor, göğsünü göstererek buralarım ağırıyor diyordu. Ben de üşütmüş olabilir misin annecim?, havalar çok soğuk ve sen her sabah bizi balkondan el sallayarak gönderiyorsun. Çıkma balkona, pencereden bak diyordum.
Benim aklıma boğazım, ağırıyor, göğsüm ağırıyor, kolum uyuşuyor dendi mi kalp krizi gelir ama kalp krizinin öncüsü olabileceğini hiç bilmezdim. 

Annem hastayım deyip, bir-iki gündür söylediklerini tekrar edince, ne yapacağımı bilemedim, hastaneye götürelim dedim. Onu da istemedi, hiç halim yok hiçbiryere gidemem deyince ben hemen 112'yi aradım ve hayatımda çok uzun geçen 10 dakikayı geçirmeye başladım. Eşim ambulansı karşılamak için sitenin girişine gitti, ben annemle evde. Annem sürekli ensemi ovar mısın, sırtımı ovar mısın? diye yalvaran bir sesle ve gittikçe kötüleşen durumuyla beni iyice tedirgin ediyordu. Çok üzgündüm. Neyse kısa sürede sağlık ekipleri geldiler, hemen bir iğne yapıp hastaneye gitmesi gerektiğini söyleyerek aldılar. Hemen arkalarından ben ve eşim çıktık. Hastaneye gittiğimizde annemin tansiyonu çok yüksekti, nabız çok dengesizdi. 95'le 142 arasında gidip geliyordu. Birçok kez iğne ve birkaç dil altı hapı verdiler. Bu arada kan tahlilleri alındı v.s. 
Annem kalp krizi geçiriyormuş, hatta bu kalp krizinin öncüsüymüş. Zamanında yetiştirmişsiniz dedi doktor ve hastaneye yatırdılar. Gece 01-15'te başlayan bu koşuşturmaca sabaha karşı 05.00'te ablamın annemin yanında kalarak bizim eve dönmemizle bitti.


O gece öyle bitti ama devamı var tabiki...


Annemin anjiyo olması...
ve
Annemin açık kalp ameliyatı.
ve tabiki sonrası...
Kan vermenin önemi...
İşyerinde yaşadığım aksilikler...


Son haftalarda yaşadıklarım bunlar, herşey oldu bitti, ama neticede bir süreçti, zor bir süreç.
Ve çok yorucu...
İşlerimde yorucu olmaktan çıkıp normale döndü.
Herşey yoluna giriyor yavaş yavaş.


Yazacak çok şey var. Yazarım SAĞLIK OLSUN diyorum.

Daha sık buralarda olmayı umuyorum.
Sağlıklı ve mutlu günler diliyorum herkese...


27 Ocak 2012

Beşamelli Rulo Pizza-Misi Köyü (Bir Yemek-Bir Gezi)

BEŞAMELLİ RULO PİZZA
Birkaç gün önce blogumu ziyaret edip, yorum bırakınca öğrendim Ayşe Alkan'ı. Ve güzel blogunu. bir kase lezzet:) Blogunun adı da çok şirin:)
Gördüğümde önce fotoğraflara baktım, bayıldım. Bu kadar mı güzel olurdu, kimbilir tadı da ne güzeldir. Yapmak istediklerim listesine ekledim hemen:) Benim liste epey uzun ve sanırım hiç azalmayıp hep artacak yaptıklarım:))

Hafta sonunda aldım yufkalarımı. Pazar günü öğle saatlerinde yapmaya başladım, benim yufkalar çok küçüktü, bu malzemelerle 3 yufka kullandım. Hazırladım ortadan kestim ve buzdolabına koydum. 



Şimdi biraz gezme zamanı...


Eşim o gün çalışıyordu, hava iyice kararmadan bir çay içmeye gidelim, değişiklik olur diye küçücük bir evden uzaklaşma planımız vardı:) Bizde olan annem ve babama değişiklik olur diye düşünmüştük. Malum havalar soğuk, dışarı çıkamıyorlar... Aceleyle evden çıktık ve Misi Köyü'ne gittik. Bursa'da yaşayanlar bilir. Sessiz, sakin huzur dolu, şehre yakın ve tarihi geçmişi olan bir köydür. Am biz o gün sadece çay içmeye gidiyorduk. Evde mis gibi yemekler yapılacak dönünce:))
Merak edenlere Misi Köyü bağlantı adresi vereyim.


Hava kararmaya başlamıştı yetiştirebildiğimiz kadarıyla çektiğimiz fotoğraflar.


Huzur veriyor... Burada hep ördekler olurdu ama...



Dere kenarında çay bahçesi var, soğuk havalar nedeniyle bir kısımını kapatmışlar ve soba koymuşlardı, bu güzel soba işte...



Ahşabın sıcaklığı...

Üstünü bu şekilde ahşap tavanla kapamışlar. 


Işıklandırma için çok orjinal değil mi? Renkler müthiş...


Bahçede olan bu çeşme de içerde kalmış, çok ilginç değil mi, yaratıcılık budur işte:)



Evet, bu kadar gezme yeter, çaylarımızı da içtik, dönme vakti. 


Hazırlayıp buzdolabına bıraktığımız güzel pizzayı yapıp, yeme vakti:) 

Çok lezzetliydi. 


Bildiğimiz pizzadan hiç farkı yoktu...


Hem yemesi daha kolaydı:))



Yemekten doğru dürüst fotoğraf çekemedim:)) 

Tarifini ben bir kez daha buradan yayınlıyorum, verdiğim adrestende bakabilirsiniz elbette...
Bu güzel lezzetle tanıştırdın, teşekkürler bir kase lezzet...

Beşamelli Rulo Pizza Malzemeleri
• 2 yufka (ben 3 yufka kullandım, çünkü çok küçüklerdi)
• 50 gr tereyağı
• 7 sosis (ufak doğrayın)
• Yarım sucuk (ufak doğrayın)
• 3 sivri biber( ufak doğrayın )
• 3 domates (ufak doğrayın) yazın hazırlanan soslar da olur.
• Kekik, nane,pul biber,tuz
• 150 gr rendelenmiş kaşar 

Beşamelli Rulo Pizzanın Beşamel Sosu İçin
• 2 yemek kaşığı un
• 1/5 su bardağı süt
• 1 yemek kaşığı tere yağ

Beşamelli Rulo Pizza Yapılışı
1. Beşamel sosu için tereyağını eritin unu koyup biraz kavurun
2. Sütünü ekleyip koyulaşınca kapatın, soğusun.
3. Tereyağ hariç bütün malzemeleri bir kapta karıştırın.
4. Yufkanın birini serin tere yağ sürün
5. Bir karış üstüne attırın harçtan koyun rulo yapın.
6. 3 parmak genişliğinde kesip yağlı kağıt serili tepsiye dik yerleştirin.
7. 2. yufkayada aynı işlemi yapın fırında  pişirin.
8. Çıkarın üzerlerine beşamel sostan 1 kaşık koyup kaşar peyniri serpin.
9. Tekrar fırına koyun, kaşarlar erisin servis yapın.

Afiyet olsun...

26 Ocak 2012

Patchwork-Kırkyama Denemem:)

Bu günlerde çok hamaratım, hergün birşey yayınlıyorum benim bile gözümden kaçmadı bu durum:)) Bazen haftalar geçer birşey yapıp yayınlayamam, sonra üzülürüm. Madem açtın blogu gereğini yap diye çıkışırım kendime. Blogumu ödev gibi görüyorum ama sanırım biraz tembel bir öğrenciyim:)) Aslında yayınlanacak malzeme çok, bazılarının henüz fotoğrafları yok, bir kısmının ufak tefek eksikleri var. Şu fotoğraf çekme işine çok canım sıkılıyor. Gündüz evde olmadığım için akşamları çekmeye çalışıyorum, ışık yetersiz kalıyor. İstediğim sonucu alamıyorum v.s. Öylede çok içime sinmiyor. Yine başladım mızmızlanmaya, hemen konuya gireyim en iyisi:))

Bu patchwork-kırkyama çalışmasını da yıllar önce internetten buldum, (orjinalini en son foto) çok hoşuma gitti, kalıbını çıkardım, kestim, birleştirdim minicik parçaları, boncuklar, düğmeler, sutaşları diktim üstüne iğneledim bir kumaşın ucuna öyle duruyordu. 


Nerden bakarsanız 3 yıl durmuştur böyle:)) 






Geçengün karar verdim yarım işleri tamamlamaya, önce bunu aldım elime, yıllardır düşündüğümü yine düşündüm ne yapacaktım bundan?? Aslında yıllardır durmasının nedeni buydu, ne olacaktı bu? Neyse bu sefer çabuk karar verdim. Artık ne olacaksa olacaktı. En azından yarım iş olarak kalmayacağı belliydi. 



İğneli bulunduğu kumaştan kare bir parça kestim. Üstüne diktim. Kenarınada ince pamuklu bir dantel diktim. Birde asacak yeri yaptım. Kullanacak birşey olmazsa bari mutfakta asarım ortama renk katar dedim:) İşte böyle birşey çıktı ortaya. Arkasına da güzel desinli pamuklu kapitone bir kumaş diktim yumuşacık olmasın diye, arkası sanki önünden daha güzel oldu, ama fotoğrafını çekmemişim.

Ben çok sevdim:))




Baktıkça birsürü şey hatırlıyorum, kırmızı pötükareli kumaş canım arkadaşım Şenay'ın verdiği gömleğin kumaşı, sarı desenli kumaştan ablamın elbisesi vardı, lacivert desenli de ablamın elbisesinin parçası yanılmıyorsam, pembe, yeşil ve kırmızı kumaşları annem verdi, kot kumaş benim pantolonumdu. Ne pantolonmuş!!:) Neler yaptım ondan da, hatta ilk mutfak eldiveni yapmıştım:)) Burada yayınladığım ilk işim:)) bi bakın... 

❈ ❈ ❈ ❈ ❈ ❈ ❈ ❈ ❈ ❈ ❈ ❈ ❈ ❈ ❈


bu da orjinali...




(ben google'da buldum, araştırtırdım, bir blogcu yayınlamış, ama kendisi yapmamış, o da hangi siteden aldığını bilmiyor. yapanı bilsem, seve seve adını, sanını, blogunu yayınlardım.)

25 Ocak 2012

Düğüm Düğüm Yastık

Yastık sevdam acaba bir yerde biter mi diye düşünüyor ama, yok bu gidişle bitmeyecek sanırım. Ama ben ne yapayım, görüyorum, ya da aklıma geliyor birşeyler hemen yastık yapmak istiyorum:) Bu yastığı da kısa süre önce sevgili Aslı'nın blogunda görmüştüm. Bayıldım, hem dikiş makinesi gerekmiyordu, tam benlik. Severim makinede dikiş dikmeyi ama henüz makinem olmadığı için tam benlik diyorum:) 
Tabi benim Aslı gibi güzel kumaşım da yoktu. Denemek için evde bulunan kumaşları çıkardım, en uygununu  kestim biçtim, düğümledim ve işte böyle bir yastık oldu. Beğendim ama eksik birşeyler vardı, kumaşım düz olduğu için çok boş geldi bana. Ertesi gün, birkaç yıl önce ablamın keçe gibi olan kazağından kesip bir kumaşın üstüne iğneleyip bıraktığım elmayı gördüm. Hemen onu iğnelediğim yerden çıkarıp yastığın üstüne diktim, içine bir parça silikon koydum ki boyut kazansın:) İşte böyle bir güzellik çıktı ortaya. Biraz büyüğünü yapıp yere atıp minder olarak da kullanabiliriz. Hatta sanki daha güzel olur, püsküller yayılır etrafa. Minder yapmayı da düşünüyorum. Ama güzel güzel kumaşlarım olsun:))


Kesim aşaması




Düğüm düğüm düğümleniyor:)


Ve yastık bitti...




Çok boş görünüyor...



Hadi üstüne birşeyler uygulayalım, 
o da yıllar önce kesip biryerlere dikemediğim elma olsun...



Ve bitti...