13 Ekim 2014

Kahveden-Beyaza... Büfe Boyama

Sizler için küçük olabilir ama benim için büyük bir projeyle karşınızdayım:)
6 yılda, 5. ve kendi evimize taşınırken evin ufak olması sebebiyle yemek odası, yatak odası ve kullanmayacağımız eşyalarımızı bırakmıştık. Bıraktık derken oturduğumuz apartmandaki bodruma koyduk. Aynı sitede başka bir bloğa taşınıyorduk. Birçok eşya gibi sevdiğim parçalar da orada kaldı, benim aklım da onlarda. Konsol, Büfe (gümüşlük), yemek masa ve sandalyeleri, gardrop hariç yatak odası takımı. Zaman içerisinde birçoğunu ihtiyacı olanlara vererek eşyaları azalttık. 
Büfeyi teklif ettiğim herkes istiyor fakat yerleri olmadığını, belki daha sonra alabileceklerini söylüyorlardı. İyiki de yerleri yokmuş:)) 
Bir dolap eksikliğini farkedince hemen aklıma düştü büfe.
Evet o büfeyi değerlendirebilirdim evde. İhtiyacımı karşılayacak büyüklükte ve güzellikte. Boyama sebebim, güzelliğe, güzellik katmak istedim sadece, hepsi bu.
Hani derler ya, kırmızı olsun üç kuruş fazla olsun. Benim için de beyaz aynen öyle:)
O zaman işe koyulmak lazım. Zımpara, boya, fırça ve rulo fırçamı alarak gittim diğer apartmanın bodrum katına. 
Zımpara işlemi bitti ve her tarafını nemli bir bezle silerek temizledim, boya işlemine hazır hale getirdim. 
Ve ilk kat boyasını attım. İlk kat boyasını attıktan sonra babamın rahatsızlığı, vefatı, tatil, çekilmez sıcaklar derken neredeyse 3 ay sonra gidip ikinci kat boyasını attım.  İkinci kat boyadan sonra anladım ki camlarını çıkarmam gerekiyordu. Bir sonraki boyamaya giderken yanımda gerekli malzemeleri götürdüm. Bana göre gereksiz sayıda takılan çivileri söktüm. İşim biraz daha kolaylaşmıştı. Ama yine de çok kolay olmuyordu. Her yere rulo girmiyor, fırça kullanıyorum. Avucumun içi su toplamıştı fırça kullanırken:) 
Sonra üçüncü kat... Sonra dördüncü kat derken sona yaklaşmıştım. 


Adım, adım ilerliyorum:)


Büfeyi, büfe olarak değil de, dolap olarak kullanacağım için camlarını kapatmayı düşünüyordum. Bir yandan dolabı boyarken, camları eve getirip 3 farklı çalışma yaptım. Hiçbirini beğenmeyip finali bu şekilde yaptım, nihayet:)



Son olarak büfeyi de eve getirince geriye camları yerlerine takmak dışında, yapacak birşey kalmamıştı. Şimdilik içine hobi malzemelerimi yerleştirdim. İstersem salona alırım, istersem yatak odasına alırım, istersem burada bırakırım. Biz gezeriz bununla artık.

Evet biraz uzun ve zorlu bir süreçti fakat herşeye değdi. Sonuçtan çok memnunum. 




Büfeye vernik atmadım. Kim bilir, belki birgün, başka bir renge boyamak isteyebilirim:)

Kullandığım malzemeler: 
Zımpara
"Polisan matrix lux x1 anti aging kokusuz parlak" boya
Rulo Fırça
Normal fırça

Malzeme değil ama çokça insan gücüne ihtiyaç var, bunu da unutmamak lazım:)

Bir önden, bir de yandan görüntüsü böyle. Dağınıklık için kusura bakmayın lütfen. Taşınma esnasında çektiğim bir fotoğraftı.


Beni mutlu eden bir projenin daha sonuna geldik,
hepinize güzel birgün, mutlu bir hafta diliyorum:)







2 Ekim 2014

Burma Tatlısı ile Tatlı Geçsin Bayramınız...

Tatlı bayram telaşına geçen yıl yayınladığım, pratik bir burma tatlı tarifi verip işinizi kolaylaştırayım istedim. İlk kez denemiştim, çok başarılı olduğunu söylemeliyim:)

Mutlu, huzurlu, sağlıklı geçsin bayramınız, sevdiklerinizle birlikte...



Burma Tatlı Malzemeleri:
1 paket hazır baklava yufkası (pakette 24 adet yufka vardı)
250 gr tereyağı
1 bardak sıvı yağ
1 paket ceviz
1 paket fındık

Burma Tatlı Şerbeti İçin:
2 bardak su
2 su bardağı şeker
Birkaç damla limon suyu

Burma Tatlı Hazırlanışı:
Önce şerbet hazırlanır (Şeker ve su kaynatılır, ocaktan almadan limon suyu ilave edilip çok az daha kaynatılır ve iyice soğutulur). 

Tereyağı eritilir, sıvıyağ ilave edilir. 
Baklava yufkasının biri tezgaha serilir üzerine yağ karışımı sürülür.

İkinci yufka üstüne konur ve üstüne yağ karışımı sürülür ve çekilmiş ceviz&fındık karışımı serpilir
 dikdörtgen yufkanın kısa tarafından başlanılarak oklavaya sarılır.
 
Oklavanın üzerinde yufka rulo halini aldığında sağ ve sol elimizle ortaya doğru sıkıştırmak suretiyle büzdürüyoruz ve oklavadan çıkarıp yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizilir.
Bu şekilde sarma işlemi de bittikten sonra istenilen büyüklükte kesilir ve üstüne kalan yağ karışımı dökülüp 180 ˚C ısıtılmış fırında üzeri kızarıncaya kadar pişirilir.

Fırından çıkarıp 5-10 dk. dinlendirip, sıcak tatlının üzerine, soğumuş şerbeti döküp afiyetle yemeye ve yedirmeye başlamak için bir süre beklemelisiniz:)
Bekleme süresinde üstünü kapatmayın!
Afiyet şeker olsun...



Beyaz sürprizlerim olacak kısa süre sonra. İzlemeye devam edin:))) 

(Geçen yıl da yayınladığım bir tarif ve yazıydı. Tesadüfe bakın ki bu yıl da aynı mesaj geçerli. Beyaz sürprizlerim var, gerçekten:) 





İyi bayramlar





29 Eylül 2014

Bıdık Bird:)

Merhaba,
Yeni bir gün, ve yeni bir haftaya başlamış bulunuyoruz. Umarım herkes iyidir ve keyifler yerindedir. 

Bugün yine kırpıntı keçelerden yaptığım bir çalışma var. 

Hiç önceden planladığım birşey değildi. Bu kırpıntılardan ne yapabilirim diye düşündüm, pano dedim. İçerik tabiki Bıdık'la ilgili olmalıydı. İlk aklıma gelen bu oldu, hemen uyguladım. Ben çok sevdim:)

Bıdık kim mi?? 
Bıdık geçen yıldan bu yana ailemizin üçüncüsü:)) 
O minicik bir kuş. 
Muhabbet kuşu. 
Öyle muhabbet falan etmiyor tabi ama, gerçekten çok konuşuyor:))
O bizim oğlumuz. 
Evimizin neşesi.



Özellikle yazın her akşam eve geldiğimizde balkon sefamız vardır:))


Yine akşam olmuş ve biz balkona çıkmışız:))


Bu fotoğrafı henüz dün çektim. Suya girmek istedi ve girdi:))

Üşütmesin diye hemen sardık havlusuna:)


Lütfen maşallah diyelim olur mu?? :))



Konuya dönersek, ne yapıyor muşuz? Kırpıntı keçeleri atmıyoruz:))

Daha önceden kırpıntı keçe ile yaptığım çalışmalara buradan ve buradan bakabilirsiniz. 


Güzel geçsin haftanız...







22 Eylül 2014

Keçe ile eğleniyorum...

Ne zaman, ne yapacağı belli olmayan ben, zaman zaman da keçe ile uğraşıyorum. Birsürü kırpıntı keçe kalıyor. Atmamıştım onları. Geçen akşam oturdum iyice kırptım ve ahşap kutumun kapağını bu şekilde, önce tutkallamak suretiyle kapladım:)


Kahverengi olan kutuyu da beyaza boyayarak işlemi tamamladım. 
Sizlerde atmayıp herhangi bir şekilde değerlendirebilirsiniz keçelerinizi. 

Rengarenk geçsin haftanız...





17 Eylül 2014

Baba-Kız Ortak Çalışmamız...

Ben almadan önce babama ait bazı küçük el aletlerine evsahipliği yapıyordu bu minik sandık. 


Ben aldıktan sonra kullanım şekli değişti, ekmek kutusu olarak hizmet veriyor. 



Uzun zaman önceydi gözüme kestirmiştim bu minik sandığı. Yok sıkıştırılmış kağıt, mdf, laminant vesaire, vesaire bitmek bilmeyen türlü türlü malzemelerden yapılmış ürünler her yerde. Bu sandık bildiğimiz ahşap, doğal. En doğal haliyle hem de.  Nasıl yapıldığını bilmiyorum. Sandığı da babam yapmış olabilir. Müstakil evlerinde her türlü alet-edavatın olduğu yerde bunu yapmak nedir ki?? Tahtaları her nereden bulduysa, testereyle kesmiştir, birleştirmiştir, çakmıştır, bir de ona kapak yapmıştır. İşte sana sandık.

Son yıllarda en çok yaptığı şey küçücük küçücük kutular yapmaktı. Her gittiğimizde hediye ederdi bize. Ablamlara ve bana. Bir süre sonra birsürü irili ufaklı kutum olmuştu. Birkaç tanesini attığımı itiraf etmeliyim, şimdiki tüm pişmanlığımla. Ama bazılarını da çok güzel değerlendirdiğimi söylemeliyim. Neyse biz sandık mevzuuna geri dönelim. Sözkonusu babam olunca yazmak istiyor da, istiyor canım... 

Canım (rahmetli) babamdan istedim minik sandığı, tabi alabilirsin dedi. Ben de hakkını vermek istedim. En iyi nerede kullanabilirdim. Mutfakta, hem de ekmek kutusu olarak. Bize özel olmalıydı. Oldu da...

Yapılan işlem transfer baskı. Tasarımı tamamen bana ait. En çok hoşuma gidendir, bir örneğinin daha olmaması. Herşeyi el emeği baba-kız ürünü.

Teşekkür ederim babacım. Seni unutmak mümkün değil elbette, ama her an hatırlamak için o kadar çok sebebim var ki, bu sandık onlardan sadece bir tanesi.
Mekanın cennet olsun birtanecik babam benim...

İçine işlem yapmadım, orijinal haliyle kullanıyorum.


Evlilik tarihimiz:))
 




Minik sandığı tamamladığımda babam hayattaydı ve görmüştü. Çok mutlu olmuştu. Ben hala çok mutluyum. 

Sevgiyle ve sevdiklerinizle kalın...


29 Ağustos 2014

30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun...





...Gazi Mustafa Kemal'in başkomutanlığını yaptığı ordumuz, 26 Ağustos 1922'de düşmana saldırdı. Bir saat içinde düşman mevzileri ele geçirildi. 30 Ağustos'ta düşman çember içine alındı. 
Bu savaş, Atatürk'ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak adlandırıldı....

Kutlu olsun...

yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz...

4 Ağustos 2014

Seni unutmak mümkün değil...

Neler neler yazmak istiyorum da, hiçbirşey yazamıyorum. Bilgisayarın önüne oturunca herşey silindi gitti aklımdan. Bir süre önce yazmıştım burada, canım babamın kalça kemiği kırılmıştı. Ameliyat riskliydi. Hastanedeki durumu gayet iyiydi. Konuşuyor, dinliyor, gülüyordu. Bir hafta hastanede yattıktan sonra, taburcu olup eve götürmüştük. Fakat günden güne içine kapandı. Konuşmayı, yemeyi, içmeyi bıraktı önce. 
25 Temmuz 2014 Cuma gecesi saat 23:40'ta, tamamen bizleri bırakıp gitti babam. 
Mekanın cennet olsun babacım, nurlar içinde ol...

Karşılıklı kahve içemeyeceğiz bir daha ama, her kahve içtiğimde
seni hatırlayacağım canım babam. 

Arayan, gelen veya mesajlarıyla acımı paylaşan tüm dostlara sonsuz teşekkürler.



2 Temmuz 2014

Kırılmasaydı iyiydi!!!

Uzun zamandır yayın girmeyince tatlı bir mevzuyla giriş yapayım demiştim, ama olmadı. 
Konu tatlı, çünkü babam. Ama olanlar iyi değil:(

İki gün önce (30.06.2014 Pazartesi) saat 22.00 sıralarında kuzenim arayıp verdi üzücü haberi. Babam evde düşmüş ve sol kalça kemiği kırılmış. 
Çok üzgün ve endişeliyim. Annem bitkin, çok üzgün ve endişeli haklı olarak...
O gece babama refakat ettim ve hastanedeydim. Neredeyse hiç uyumadı, sürekli sorular sordu. 
Hareket etmediği sürece hiçbir ağrı yok, gayet iyi. Ama ayağını hareket edene kadar işte! 
Ameliyat olması gerekiyormuş. En basit operasyon bile risklidir. Ama yaş 85 olunca, birkaç ay önce beyine pıhtı atmış olunca risk biraz daha fazla oluyor. Fakat bizler herşeye rağmen %1 umudu bile değerlendirme taraftarıyız. Bu şekilde yaşamını sürdürmesi öncelikle kendisi için hiç sağlıklı ve de olabilir bir durum değil. Sürekli kalkmak istiyor... Şu anda bu mümkün değil. Umudumuz var iyi olabilir. İnşallahta olur. 
Hastanedeki ilk gece kısacık uykusunu tamamlayıp uyandığında. "insanın başına herşey gelebilir" diyordu babam... Evet gelebiliyormuş. Umarım bunun da üstesinden gelebilirsin babacım, içindeki yaşama sevgisi ve bizlerin de desteğiyle... En çok annemin desteğiyle elbette...


Pazar günü annemlere gittiğimde bulamadığımız açık erkek berberin yerine ben de bir ilki gerçekleştirdim. Ve babama sakal traşı yaptım:) Saçlarını kesemezdim, şimdilik bu kadar benden:) Duşunuda alınca, keyif zamanı deyip 
kahve yaptık. Kahveye eşlik eden herşeye rağmen bırakamadığı sigarasını yaktı maalesef...
Hep birlikte daha çok kahve içeceğimiz günlerimiz olsun... 

İyiydi, şükrediyorduk atlattığı tüm badirelere rağmen. 
Şu kırık olmasaydı iyiydi:(
Babama ve tüm hastalara Allah'tan acil şifalar diliyorum...

Önce, ama ilk önce sağlık diyorum.



Sağlıkla ve sevgiyle kalın...





11 Haziran 2014

24 Mayıs 2014

Instagram'dan özet yayın...


günaydın, mutlu geçsin gününüz:))  




sevdigin arkadaşlarınla görüşeceksen kaçamak yapmak güzeldir:))) ❤


Siz Hiç vişneli baklava yediniz mi?  ❤
#gulluoglu


günaydın, bugün çok erkenciyim:))) ❤



iyigünler ig:) günaydin demek için geç kalınca böyle demek lazim sanırım. fotoğraf pinterest'ten. basit, ama güzel olan herşeyi seviyorum❤


günaydın❤goodmorning



iyigeceler❤



Atatürk'ün Türk gençliğine armağanı. kutlu olsun... 
#19mayis




#soma2o14 #turkiye


bunlarda büyünce maydanoz olacaklarmış:))



çikolata severlere gelsin:)



günaydın ig. renkli geçsin gününüz❤



düşününki bu çiçekler bir kucak dolusu... tüm annelere armağanımdır. annelerim başta olmak üzere tüm annelerin günü kutlu ve de mutlu olsun:)



günaydın... güzel bir gün olsun hepimiz için:) bu şirin hala uykulu olablir ama ben güzel ve yağmurlu bir sabaha uyandım çoktan:)



bugün blogda elmalı önlüğüm var:)



dibek kahvesi... türk kahvesinden biraz farklı, fakat bu da çok güzel. 
deneyin derim.
kahvemizi de içtiysek, iyigeceler o zaman:))



bu kadar mola yeter. çiçeklerimle bir "merhaba" diyeyim artık:) 


çılgınca yağan yağmuru pencereden seyreden biz:)



günaydın.. pazar kahvaltisindan kalan pancakekleri ofise getirirsen böyle bir kahvaltiyla haftaya başlarsın:) mutlu geçsin haftanız/happy weekend:))



bıdık'ta ağzının tadını biliyor:) 


****


Her zaman yayın hazırlanamıyorsa instagramda paylaşılanlarla özet geçilir:)
güzel geçsin hafta sonunuz.

instagram'dan da takip etmek isterseniz, kullanıcı adım
nagehanoge