24 Şubat 2012

Damacana Kılıfı

Damacana dediğime bakmayın, bu damacana minicik bir sürahi. Çok beğenmiştim ilk gördüğümde. Kocaman plastik damacananın, hem miniği, hem de cam...




Keyifle kullanıyorum. Yatağımın başındaki komidinin üzerinde duruyor. Minicik bir cici diktim. Yapma nedenim tamamen oyalanmak amaçlı, yoksa cam sürahiye niye kılıf dikeyim. Cam her haliyle güzeledir. Şöyle güzel bir yanı var ki, kullandıktan sonra yerine koyarken çıkardığı sesi çıkarmıyor, altındaki kumaş bunu engelledi, gürültü yapmıyor anlayacağınız:)))




Kullandığım kumaş daha önce yaptığım Düğüm Düğüm Yastık'tan artmıştı. Üzerinde kullandıgım fisto gibi şeyi adı nedir onu da bilemiyorum annem vermişti:) ve azıcık kurdeleyle bu iş tamamdır:) 



İşte böyle birşey oldu, beğendiniz mi??





Aksilikler Hep Üst Üste mi Gelir?

Uzun zamandır yokluğumun sebeplerinı Sağlık Olsun -1- ve Sağlık Olsun -2- 'de anlatmıştım.
Tüm bunlar olduktan 4 gün sonra öyle birşey yaşadım ki, iş hayatım boyunca böyle bir olay yaşamamıştım.
Kısaca bahsedecek olursam: 
Bilgisayarımdaki bir problemden dolayı format atılması gerekiyordu ve içindeki tüm işlerimin yedeklerini alırken bazı dosyalar hata vermiş ve kopyalanmamış. Mesai bitimine yakın olduğu için acele ettim sanırım biraz da. 
Ertesi gün işe geldim bir baktım yedeğini aldığım hiç bir iş açılmıyor ya da kopyalanmamış. Hata veriyor!!! Dünya başıma yıkıldı sanki. Çünkü aylardır, haftalardır ve günlerdir çalıştığım beş dergi yoktu artık. 
Hayatımın en zor 10 gününü yaşadım. Hepsini yeniden yapmak zorunda kaldım. Stresten sırtım ve omuzlarım çok ağırdı. Dayanılmazdı... 
İşlerimi aksatmamaya çalıştım ama perişan oldum.
Ayrıca, sadece işlerim değil, yıllardır güzel bir müzik arşivim olmuştu tamamının hiçbiryerde yedeği yoktu, yaklaşık 9-10 bin şarkılık arşivimde yok artık...Günlerce maillerime bakamadım, açtığımda 300-400 maille karşılaştığım günler oldu... Bloguma ve takip ettiğim bloglara hiç bakamadım.
Neyse bu zor günler de bitti, herşey normale döndü. Umarım bir daha asla böyle bir aksilik yaşamam. Kimsenin yaşamasınıda istemem. 


Herşey oldu bitti... Ne diyoruz, SAĞLIK OLSUN:)
Bu kadar sıkıntılı günlerden sonra artık sadede gelip birşeyler yayınlasam iyi olacak değil mi:)Bugün girecek bir yayınım daha olacak...


Sevgiyle kalın

23 Şubat 2012

Sağlık Olsun -2-

Dün başlamıştım yazıma... Sağlık Olsun -1-

***

Ve annemin hemen anjiyoya alınması gerekiyor. Başka hastaneye sevk ediyorlar. Günlerden 30 Ocak Pazartesi. Annemin anjiyo sonucu 3 damar ve kalp kapakçığının değişmesi gerektiği. Hem de acilen. Fakat annem, sonuçlarının ilk gittiğimiz hastanedeki doktorun görmesini istemesinde ısrar etmesi sonrası alıp eve getiriyoruz. (büyük hata!!!!) Evde bizi bekleyen babamın, hepimize hoşgeldiniz dedikten sonra, anneme yaklaşarak yanağından bir makas alarak "Yarımdım, tam oldum" cümlesi geceye damgasını vuruyor. Dile kolay 60 yıl bir arada. Allah ayırmasın. Sağlıklı uzun ömürler versin sevgili anneciğime ve babacığıma. 

Salı günü sonuçları gören doktorun "Teyzenin evde ne işi var, acilen ameliyat olması gerekiyor, şu anda riskli durumda" demesi sonucu hemen annemi alıp hastaneye götürdüm. Tahliller, tetkikler v.s. Ameliyat günü belirleniyor ve 1 Şubat 2012 Çarşamba günü ameliyat edilecek. 


KAN ARANIYOR!!!
Evet işin bir de bu yönü var. Daha önce çok kez duyar, mailler alır. Elimizden geldiğince duyurmaya çalışırdık. Ama başımıza hiç gelmemişti. Ben kan veremiyorum, küçükken geçirdiğim rahatsızlıktan dolayı. Ama çok isterdim bu konuda yardımcı olabilmeyi. Duyurdum tüm arkadaşlarıma, eşe, dosta, ahbaba. Kimseden ses yok. Çok sevgili arkadaşım Aslı http://www.kanbankasi.gen.tr adresinden aranan kan gurubuyla ilgili gönüllü kan bağışçılarının linkini gönderdi. Çok sağolsun.
Ameliyat günü sabahı evde açtım bilgisayarı ve ilgili sayfayı aralarından iki kişinin numaranı çevirip durumu izah ettim. Üçüncü kişiyi aramama gerek kalmadan kan vermeyi kabul edip, bizi bu zor durumdan kurtaran Barbaros Yaraş ve Hasan Kıran'a çok, çok teşekkür ediyorum. Allah razı olsun.
Annemin hala telefonla konuşma yasağı devam ettiği için henüz arayıp teşekkür edemedi fakat dualarını eksik etmiyor. 
İşyerindeki arkadaşım "Kan gurubumdan şüpheliyim Nagehan hanım ama gelirim uygunsa alırlar" deyip bize eşlik eden sevgili Ümit'e de teşekkür ediyorum. Gerçekten kan gurubu yanlışmış. Test ettiler hastanede bizim işimize yaramadı ama yine de başkalarına lazım olur nasıl olsa deyip kanını bağışladı. Sonsuz teşekkürler. 

Ameliyat bitmiş ve başarılı geçmişti. Hepimiz rahat bir nefes aldık. Annem yoğun bakıma, bizler işlerimizin başına, diğerleri evlerine gitti huzurlu bir şekilde.
Hemen ertesi gün yoğun bakımdan servise alınan annem ameliyatın ilk günlerinde hiç iyi değildi. Yürümekte zorlanıyordu, ağrıları vardı, hiç huzurlu değildi. Uyuyamıyordu, hala öyle...
Ama artık yürümekte zorlanmıyor, oturuyor ve tabiki sürekli bakım hali devam ediyor. Bu süreç bir süre daha bu şekilde devam edecek. Bir an önce bir ayın geçmesini istiyor, sağa-sola dönerek yatmak istiyor. Hergün giymek zorunda olduğu o sımsıkı çorapları giymek istemiyor.
Korkuları var uyuyamıyor, nedenini sorduğumuzda ise: "O geceyi hatırlıyorum, çok kötüydü. Allah kimseye yaşatmasın" diyor. (Kalp krizi geçirdiği geceden söz ediyor. Belli ki canı çok yanmış)
Annem şimdi gayet iyi, daha da iyi olacağını umuyorum. 

Sevgili anneme not:
Sen iyi ol ki, biz de iyi olalım annecim. 
Bu günler de gelip geçecek. 
Bir an önce iyi olup uyutmadığın ablamların ve teyzemin gönlünü almalısın:))
Ayrıca bizler seni yatarken görmeye hiç alışkın değiliz:)
Kabul et lütfen, çok ilaç içerdin ama yatmazdın, canım annem:)

Hastalığının ilk gününden itibaren çalıştığım için bana yapacak birşey bırakmayan, anlayış gösterip  yardımlarını esirgemeyen ablamlara ve çok sevgili teyzeme binlerce kez teşekkür ediyorum.
İlgisini, alakasını eksik etmeyen herkese sonsuz teşekkürler...

Sağlıklı, mutlu günler diliyorum hepinize.


22 Şubat 2012

Sağlık Olsun -1-

Ne kadar uzun zaman oldu, blogumla ilgilenemeyeli. Oysa son yayınlarımı aralıksız hergün yayınlamış ve artık o şekilde devam edeceğimi düşünmüştüm. Olmadı. Hayat iyi ve kötü sürprizlerle dolu. Benim yaşadıklarım biraz kötüydü. SAĞLIK OLSUN, çok şükür bunu da atlattık...




Annemin kalp krizi geçirmesi...
28 Ocak akşamı yeğenim ve ben "Keşanlı Ali Destanı" müzikaline bilet almıştık. Ortamı bozmadan 1-2 kare fotoğraf çekmiştim, onunla ilgili yazı yazmayı planlıyordum. Ama düşündüğüm gibi olmadı. SAĞLIK OLSUN.


Biz tiyatroda, eşim de arkadaşlarıyla dışarıda olacaktı. Bir süredir bizde olan annem ve babam evde kaldı. Eve biraz geç döndüm. Eşim beni bekliyordu. Geceyle ilgili henüz konuşmaya bile başlamamıştık ki, annem seslendi. Gittim yanına, ben çok kötüyüm diyordu. Bir-iki gündür, boğazım ağırıyor, göğsünü göstererek buralarım ağırıyor diyordu. Ben de üşütmüş olabilir misin annecim?, havalar çok soğuk ve sen her sabah bizi balkondan el sallayarak gönderiyorsun. Çıkma balkona, pencereden bak diyordum.
Benim aklıma boğazım, ağırıyor, göğsüm ağırıyor, kolum uyuşuyor dendi mi kalp krizi gelir ama kalp krizinin öncüsü olabileceğini hiç bilmezdim. 

Annem hastayım deyip, bir-iki gündür söylediklerini tekrar edince, ne yapacağımı bilemedim, hastaneye götürelim dedim. Onu da istemedi, hiç halim yok hiçbiryere gidemem deyince ben hemen 112'yi aradım ve hayatımda çok uzun geçen 10 dakikayı geçirmeye başladım. Eşim ambulansı karşılamak için sitenin girişine gitti, ben annemle evde. Annem sürekli ensemi ovar mısın, sırtımı ovar mısın? diye yalvaran bir sesle ve gittikçe kötüleşen durumuyla beni iyice tedirgin ediyordu. Çok üzgündüm. Neyse kısa sürede sağlık ekipleri geldiler, hemen bir iğne yapıp hastaneye gitmesi gerektiğini söyleyerek aldılar. Hemen arkalarından ben ve eşim çıktık. Hastaneye gittiğimizde annemin tansiyonu çok yüksekti, nabız çok dengesizdi. 95'le 142 arasında gidip geliyordu. Birçok kez iğne ve birkaç dil altı hapı verdiler. Bu arada kan tahlilleri alındı v.s. 
Annem kalp krizi geçiriyormuş, hatta bu kalp krizinin öncüsüymüş. Zamanında yetiştirmişsiniz dedi doktor ve hastaneye yatırdılar. Gece 01-15'te başlayan bu koşuşturmaca sabaha karşı 05.00'te ablamın annemin yanında kalarak bizim eve dönmemizle bitti.


O gece öyle bitti ama devamı var tabiki...


Annemin anjiyo olması...
ve
Annemin açık kalp ameliyatı.
ve tabiki sonrası...
Kan vermenin önemi...
İşyerinde yaşadığım aksilikler...


Son haftalarda yaşadıklarım bunlar, herşey oldu bitti, ama neticede bir süreçti, zor bir süreç.
Ve çok yorucu...
İşlerimde yorucu olmaktan çıkıp normale döndü.
Herşey yoluna giriyor yavaş yavaş.


Yazacak çok şey var. Yazarım SAĞLIK OLSUN diyorum.

Daha sık buralarda olmayı umuyorum.
Sağlıklı ve mutlu günler diliyorum herkese...


27 Ocak 2012

Beşamelli Rulo Pizza-Misi Köyü (Bir Yemek-Bir Gezi)

BEŞAMELLİ RULO PİZZA
Birkaç gün önce blogumu ziyaret edip, yorum bırakınca öğrendim Ayşe Alkan'ı. Ve güzel blogunu. bir kase lezzet:) Blogunun adı da çok şirin:)
Gördüğümde önce fotoğraflara baktım, bayıldım. Bu kadar mı güzel olurdu, kimbilir tadı da ne güzeldir. Yapmak istediklerim listesine ekledim hemen:) Benim liste epey uzun ve sanırım hiç azalmayıp hep artacak yaptıklarım:))

Hafta sonunda aldım yufkalarımı. Pazar günü öğle saatlerinde yapmaya başladım, benim yufkalar çok küçüktü, bu malzemelerle 3 yufka kullandım. Hazırladım ortadan kestim ve buzdolabına koydum. 



Şimdi biraz gezme zamanı...


Eşim o gün çalışıyordu, hava iyice kararmadan bir çay içmeye gidelim, değişiklik olur diye küçücük bir evden uzaklaşma planımız vardı:) Bizde olan annem ve babama değişiklik olur diye düşünmüştük. Malum havalar soğuk, dışarı çıkamıyorlar... Aceleyle evden çıktık ve Misi Köyü'ne gittik. Bursa'da yaşayanlar bilir. Sessiz, sakin huzur dolu, şehre yakın ve tarihi geçmişi olan bir köydür. Am biz o gün sadece çay içmeye gidiyorduk. Evde mis gibi yemekler yapılacak dönünce:))
Merak edenlere Misi Köyü bağlantı adresi vereyim.


Hava kararmaya başlamıştı yetiştirebildiğimiz kadarıyla çektiğimiz fotoğraflar.


Huzur veriyor... Burada hep ördekler olurdu ama...



Dere kenarında çay bahçesi var, soğuk havalar nedeniyle bir kısımını kapatmışlar ve soba koymuşlardı, bu güzel soba işte...



Ahşabın sıcaklığı...

Üstünü bu şekilde ahşap tavanla kapamışlar. 


Işıklandırma için çok orjinal değil mi? Renkler müthiş...


Bahçede olan bu çeşme de içerde kalmış, çok ilginç değil mi, yaratıcılık budur işte:)



Evet, bu kadar gezme yeter, çaylarımızı da içtik, dönme vakti. 


Hazırlayıp buzdolabına bıraktığımız güzel pizzayı yapıp, yeme vakti:) 

Çok lezzetliydi. 


Bildiğimiz pizzadan hiç farkı yoktu...


Hem yemesi daha kolaydı:))



Yemekten doğru dürüst fotoğraf çekemedim:)) 

Tarifini ben bir kez daha buradan yayınlıyorum, verdiğim adrestende bakabilirsiniz elbette...
Bu güzel lezzetle tanıştırdın, teşekkürler bir kase lezzet...

Beşamelli Rulo Pizza Malzemeleri
• 2 yufka (ben 3 yufka kullandım, çünkü çok küçüklerdi)
• 50 gr tereyağı
• 7 sosis (ufak doğrayın)
• Yarım sucuk (ufak doğrayın)
• 3 sivri biber( ufak doğrayın )
• 3 domates (ufak doğrayın) yazın hazırlanan soslar da olur.
• Kekik, nane,pul biber,tuz
• 150 gr rendelenmiş kaşar 

Beşamelli Rulo Pizzanın Beşamel Sosu İçin
• 2 yemek kaşığı un
• 1/5 su bardağı süt
• 1 yemek kaşığı tere yağ

Beşamelli Rulo Pizza Yapılışı
1. Beşamel sosu için tereyağını eritin unu koyup biraz kavurun
2. Sütünü ekleyip koyulaşınca kapatın, soğusun.
3. Tereyağ hariç bütün malzemeleri bir kapta karıştırın.
4. Yufkanın birini serin tere yağ sürün
5. Bir karış üstüne attırın harçtan koyun rulo yapın.
6. 3 parmak genişliğinde kesip yağlı kağıt serili tepsiye dik yerleştirin.
7. 2. yufkayada aynı işlemi yapın fırında  pişirin.
8. Çıkarın üzerlerine beşamel sostan 1 kaşık koyup kaşar peyniri serpin.
9. Tekrar fırına koyun, kaşarlar erisin servis yapın.

Afiyet olsun...

26 Ocak 2012

Patchwork-Kırkyama Denemem:)

Bu günlerde çok hamaratım, hergün birşey yayınlıyorum benim bile gözümden kaçmadı bu durum:)) Bazen haftalar geçer birşey yapıp yayınlayamam, sonra üzülürüm. Madem açtın blogu gereğini yap diye çıkışırım kendime. Blogumu ödev gibi görüyorum ama sanırım biraz tembel bir öğrenciyim:)) Aslında yayınlanacak malzeme çok, bazılarının henüz fotoğrafları yok, bir kısmının ufak tefek eksikleri var. Şu fotoğraf çekme işine çok canım sıkılıyor. Gündüz evde olmadığım için akşamları çekmeye çalışıyorum, ışık yetersiz kalıyor. İstediğim sonucu alamıyorum v.s. Öylede çok içime sinmiyor. Yine başladım mızmızlanmaya, hemen konuya gireyim en iyisi:))

Bu patchwork-kırkyama çalışmasını da yıllar önce internetten buldum, (orjinalini en son foto) çok hoşuma gitti, kalıbını çıkardım, kestim, birleştirdim minicik parçaları, boncuklar, düğmeler, sutaşları diktim üstüne iğneledim bir kumaşın ucuna öyle duruyordu. 


Nerden bakarsanız 3 yıl durmuştur böyle:)) 






Geçengün karar verdim yarım işleri tamamlamaya, önce bunu aldım elime, yıllardır düşündüğümü yine düşündüm ne yapacaktım bundan?? Aslında yıllardır durmasının nedeni buydu, ne olacaktı bu? Neyse bu sefer çabuk karar verdim. Artık ne olacaksa olacaktı. En azından yarım iş olarak kalmayacağı belliydi. 



İğneli bulunduğu kumaştan kare bir parça kestim. Üstüne diktim. Kenarınada ince pamuklu bir dantel diktim. Birde asacak yeri yaptım. Kullanacak birşey olmazsa bari mutfakta asarım ortama renk katar dedim:) İşte böyle birşey çıktı ortaya. Arkasına da güzel desinli pamuklu kapitone bir kumaş diktim yumuşacık olmasın diye, arkası sanki önünden daha güzel oldu, ama fotoğrafını çekmemişim.

Ben çok sevdim:))




Baktıkça birsürü şey hatırlıyorum, kırmızı pötükareli kumaş canım arkadaşım Şenay'ın verdiği gömleğin kumaşı, sarı desenli kumaştan ablamın elbisesi vardı, lacivert desenli de ablamın elbisesinin parçası yanılmıyorsam, pembe, yeşil ve kırmızı kumaşları annem verdi, kot kumaş benim pantolonumdu. Ne pantolonmuş!!:) Neler yaptım ondan da, hatta ilk mutfak eldiveni yapmıştım:)) Burada yayınladığım ilk işim:)) bi bakın... 

❈ ❈ ❈ ❈ ❈ ❈ ❈ ❈ ❈ ❈ ❈ ❈ ❈ ❈ ❈


bu da orjinali...




(ben google'da buldum, araştırtırdım, bir blogcu yayınlamış, ama kendisi yapmamış, o da hangi siteden aldığını bilmiyor. yapanı bilsem, seve seve adını, sanını, blogunu yayınlardım.)

25 Ocak 2012

Düğüm Düğüm Yastık

Yastık sevdam acaba bir yerde biter mi diye düşünüyor ama, yok bu gidişle bitmeyecek sanırım. Ama ben ne yapayım, görüyorum, ya da aklıma geliyor birşeyler hemen yastık yapmak istiyorum:) Bu yastığı da kısa süre önce sevgili Aslı'nın blogunda görmüştüm. Bayıldım, hem dikiş makinesi gerekmiyordu, tam benlik. Severim makinede dikiş dikmeyi ama henüz makinem olmadığı için tam benlik diyorum:) 
Tabi benim Aslı gibi güzel kumaşım da yoktu. Denemek için evde bulunan kumaşları çıkardım, en uygununu  kestim biçtim, düğümledim ve işte böyle bir yastık oldu. Beğendim ama eksik birşeyler vardı, kumaşım düz olduğu için çok boş geldi bana. Ertesi gün, birkaç yıl önce ablamın keçe gibi olan kazağından kesip bir kumaşın üstüne iğneleyip bıraktığım elmayı gördüm. Hemen onu iğnelediğim yerden çıkarıp yastığın üstüne diktim, içine bir parça silikon koydum ki boyut kazansın:) İşte böyle bir güzellik çıktı ortaya. Biraz büyüğünü yapıp yere atıp minder olarak da kullanabiliriz. Hatta sanki daha güzel olur, püsküller yayılır etrafa. Minder yapmayı da düşünüyorum. Ama güzel güzel kumaşlarım olsun:))


Kesim aşaması




Düğüm düğüm düğümleniyor:)


Ve yastık bitti...




Çok boş görünüyor...



Hadi üstüne birşeyler uygulayalım, 
o da yıllar önce kesip biryerlere dikemediğim elma olsun...



Ve bitti...


24 Ocak 2012

Gece Lambası Geri Döndü:)

İkea evemizin herşeyi... 


Bizim de öyle. Seviyorum oradan alışveriş yapmayı, aldıklarımı keyifle kullanmayı...





İkea'dan almıştım bu lambayıda. Fakat taşınma esnasında nasıl yaptılarsa kırmışlar alt kısmının bir bölümünü. Atmamıştım. Ama ne yapacağımı da bilmiyordum, öyle duruyordu. Geçengün aldım önüme lambayı şifon parçalar vardı rengarenk. Büzdürüp yanyana getirince çiçek gibi durdular. Hemen o şekilde uyguladım, elle diktim alt taraflarından ve silikon tabancasıyla yapıştırdım. Kullanmaya devam:)))



Ben beğendim, ya siz???  :))


23 Ocak 2012

Renkli Patates Salatası

Bu haftaya rengarenk başlamak istiyorum:)



Arkadaşlarımızla toplandığımız bir gün yine sevgili arkadaşım Hasibe'nin yapıp getirdiği rengarenk salatadan yaptım. Salatanın görüntüsü beni benden alıyor:) Şu güzelliğe bakar mısınız lütfen, rengarenk, cıvıl cıvıl... Yapımı da bir o kadar kolay. Daha değişik şekilde sunum yapılabilir, ben de nasıl gördüysem aynını yaptım, aklımda birkaç fikir vardı fakat malzemem düşündüğümden fazla oldu, ben de kek kalıbını kullandım:) Sizler yaratıcılığınızı kullanıp, kimbilir neler yaparsınız:))
Salata yapımıyla ilgili benim yaptığım hataları yapmamanız için şunları söyleyebilirim. Tabi bu tadında herhangi bir değişikliğe sebep olmuyor, görsel açıdan sadece. Benim gibi bir kek kalıbı kullanacaksanız, ilk koyacağınız malzeme diğerlerinden biraz az olabilir, çünkü kek kalıbı yukarı doğru genişliyor, haliyle malzemeler eşit olunca en üstteki sıra için malzeme az kalıyor. Benim dördüncü sıram hiç görünmüyor mesela:)) Birde tariftede belirtilmiş, kenarlara iyici bastırın diyor, ben fazla bastırmadığım için (canının acımasından korktum sanırım) kenarları düz çizgi gibi olmadı. 





Herkese güzel bir hafta diliyorum...





Renkli Patates Salatası Malzemeleri

 • 10 adet orta boy patates
• 2 adet büyük havuç rendelenmiş
• 1 kase kıyılmış kırmızı lahana veya pancar turşusu
• 6 adet taze soğan
• Dereotu ve maydanoz kıyılmış
• 2 yemek kaşığı tereyağ
• 2 yemek kaşığı zeytinyağı
• ½ su bardağı süt
• Bir limonun suyu
• Pul biber, kimyon, tuz, karabiber

Renkli Patates Salatası Hazırlanışı

• Patatesleri haşlayın, sıcakken rendeleyin ya da ezin, püre haline getirin. İçine tereyağı ekleyin ve karıştırın. Ardından sütü ilave edip karıştırın yine, süt eklemeseniz de olur. Tuz, karabiber ve limon suyunu ekleyip tekrar harmanlayın.
• Rendelenmiş havuçları bir kaşık yağda 3-4 dakika kavurun, birinci tabağa alın
• Rendelenmiş kırmızı lahanaları da 3-4 dakika kavurun ya da çiğ olarak kullanın ve ikinci tabağa alın.
• Taze soğan küçük küçük doğrayın, kıyılmış dereotu ve maydanozla üçüncü tabağa alın.
• Patatesleri dörde bölün ve her tabağa eşit miktarda dağıtın.
• Dördüncü tabağa sadece pul biber ve kimyon ekleyin.
• Hangi şekilli kalıbı kullanacaksanız, streç film ile kaplayın ki tabağı ters çevirdiğinizde kolayca çıksın.
• Nasıl renk sıralamasını istiyorsanız üstte olacak renge önce başlayarak bastıra bastıra 4 tabağı servis tabağına döşeyin. Kenarları iyice bastırın, çünkü ters çevirdiğinizde çizgiler net olsun.
• Üzerini isterseniz turşularla isterseniz sarımsaklı yoğurt ile süsleyebilirsiniz, dilerseniz sarımsaklı yoğurt üzerine haşlanıp soğuyunca rendelenmiş bir adet yumurta da kullanabilirsiniz.


Afiyet şeker olsun...

17 Ocak 2012

Lezzet Topları

Canım arkadaşım Hasibe yapmıştı, yemiştik afiyetle. Sonrasında ben birkaç kez daha yaptım, her yiyen tarifini istedi. Her bulduğum tarifin çıkışını alırım, bundan da birkaç tane almıştım. isteyene verdim:))
İstanbul'a kayınvalidemlere gittiğimizde de yapmıştım, gelen konuklar çok sevmişti. Belki siz de seversiniz...



Gerçekten yapan için çok pratik, yiyen için çok lezzetli toplar. Hemen yapıp pencerenin önüne geçip, tüm Türkiye karlar altında, güzel manzara eşliğinde tüketin toplarınızı. Hatta okulların tatil olduğu illerdeki anneler çocukların seveceği türden, hemen yapıp yedirebilirsiniz:))
Lezzetli Topların Malzemeleri

2 paket Eti Burçak bisküvi
 1 küçük kutu krema
 6 adet kuru incir
 6 adet kuru kayısı
 Bir çay bardağı fındık, ceviz veya badem
 1 paket çikolata sosu



Lezzetli Topların Hazırlanışı
 Bisküvileri elle kırdıktan sonra (un haline getirmeyin yoksa çok sert olur) üzerine bir kutu krema ilave edip  iyice karıştırın.
 Üzerine beş dakika ılık suda bekletilen kuru kayısı ve incirleri küçük doğrayarak ilave edin.
 Kırılmış kuruyemişleri de ekleyerek karıştırın.
 Şekil vererek üzerine tarifine göre yapılan çikolata sosunu dökün.


Afiyet olsun...


Kaynak: http://www.nilgunulker.com/

13 Ocak 2012

Kazandıran Kravat "Kazandırdı":))

Dük 50. yılında tarzına en uygun kravat tasarımını yapmanı istiyor! Apple ürünü ödüller için uygulamaya git!

Apple ürünlerini çok isterdim ama olmadı:) Bununla da mutlu oldum...

Kasım ayında haberim olmuştu yarışmadan, sevgili Aslı sayesinde:) O kadar işimin arasında hemen yaptım bir tasarım ve gönderdim. Güzel hediyeler vardı. Şansımı denedim ve ödülüm Dük 50. Yıl şerefine bir kravat oldu:))
Ve yarışma sonuçlandı, hediyem geldi. 
Bununla ilgili blogumda hiç bahsetmemiştim, bahsetseydim. MacPro'yu kapabilirdim belki:)))

Bu tasarımı oylayan herkese ve 
Dük Kravatlarına teşekkürlerimi gönderiyorum. 
Hatırası olsun:))


İşte hediyem...



Bu da kravat tasarımımdı...






12 Ocak 2012

Nostalji - Sehpa Örtülerim

Birkaç gündür evimde nostalji rüzgarları esiyor. 
Annemin geçengün,
- bak bunları sana getirdim, belki birşeyler yapmak istersin, biryerlerde kullanırsın diyerek bıraktı önüme. 
Çocukluğumun sehpa örtüleri bunlar... Onlara birşey yapmaya veya başka türlü değerlendirmeye gerek yok, böyle çok güzeller. Hemen sehpanın üstüne koydum ve yaklaşık bir haftadır ordalar.Örtü kullanma alışkanlğım pek yoktur ama hiç rahatsız olmadım, aksine çok mutlu oldum, . 
Etrafta örtü görmeye alışık olmayan eşim yadırgadı, 
- bunlar burada mı duracak? gibi sorulara muhatap oldum.. 
- biraz nostalji yapalım, iyi oluyor, ayrıca fena da durmadı diyerek geçiştiriyordum.
O'da alıştı artık, hiçbirşey demiyor:) 



11 Ocak 2012

Bunlar Bizim İçin:))

HEDİYE ÇEKİLİŞİ...

Sevgili Semi mutlu elleriyle hazırladığı cicileri hediye ediyor. Benden söylemesi, gidin bakın, katılın. Ama talih kuşu bana konsun:)) Haydi siz de şansınızı deneyin:))
Linki tıklayın lütfen...


http://mutlueller.blogspot.com/

9 Ocak 2012

Yine Kalpli, Yine Yastık:)

Geçengünlerde mızmızlanıyordum, canım hiçbirşey yapmak istemiyor, aslında istiyor da ne yapacağımı bilemiyorum diyerek. 
Karıştırmaya başladım malzemeleri, sevgili Hanife'nin verdiği poşetin içinden çıktı bunlar da. O dönem aynı işyerinde çalışıyorduk, şimdi bizimle değil artık. Çocuk Gelişimi mezunuydu, okulda çocuklara oyuncaklar falan dikiyorlarmış, kalan kumaşları saklamış. Bloğumu da biliyordu, Nagehan Hanım, siz bunları değerlendirirsiniz diyerek bir tomar kumaş getirmişti:)) Buradan tekrar tekrar teşekkür ediyorum Hanife'ye... 
Bu peluşlarda, aradaki pembiş polar da onların arasındaydı. Ne yapabilirim diye düşünürken yine yastık geldi aklıma:)) Tam bu kadardı peluşlar. Araya pembe poları koyarak boyunu uzatabildim, boncuklarla süsledim, bir fiyonk, olmazsa olmaz bir de kalp, işte böyle bir şirinlik çıktı ortaya. Ben çok sevdim. Ya siz??? :)))



Herşeyin gönlünüzce olduğu, güzel bir hafta diliyorum...


7 Ocak 2012

Gizem Dalyan'dan Hediye Çekilişi...

HEDİYE: Pixe lol'dan Seç, Beğen, Al


Bir çekiliş yoğunluğudur gidiyor bu aralar, bunlar benim görüp duyduklarım kimbilir daha kimler yapıyordur:))


Değişik hediye seçenekleri var, istediğinizi seçiyorsunuz, bir tane de yanında hediye:)) Bir taşla, iki kuş misali:)) 

Gizem Dalyan'ın hediye çekilişi linkini veriyorum, herkese bol şans


6 Ocak 2012

Kalpli Yastık

Bu yastığı ne zaman yaptığımı hatırlamıyorum bile, bir yılı aşmıştır, yaptım ve kullanıyorum. Evde olan pamuklu kumaş ve yine parça penye kumaşlar ve biraz polyester dantel kullanarak yapmıştım. Tamamen elle diktim, herşey bittiğinde terziye götürüp fermuarını diktirdim...


Bu arada kalp figürünü çok kullandığımı farkettim, 
severim ama bu kadar sık kullandığımı farketmemiştim.


Diğer kalpli işlerimi görmek isterseniz




5 Ocak 2012

Farkındamıyız?

Bugünlerde tembelliğim üzerimde, hem çok şey yapmak istiyorum, hem de hiçbirşey yapamıyorum. Aynı anda birsürü fikir geliyor aklıma onu mu, bunu mu, şunu mu yapayım derken bi bakmışım yine birşey yok ortada:) Kendime gelmeliyim artık. En azından yarım işlerimi tamamlayabilirim. Tembellik mi yorgunluk mu bilemiyorum aslında...
Aslında bilsem, farkında olsam bazı şeylerin iyi olacak. 






Can Yücel'in bu yazısını okudum yine... Ve sizlerle paylaşmak istedim. Arada bir durup düşünmek gerek geçip giden hayatımızı...




Farkında olmalı insan…


Kendisinin, hayatın olayların, gidişatın farkında olmalı.


Farkı fark etmeli, fark ettiğini de fark ettirmemeli bazen…


Bir damlacık sudan nasıl yaratıldığını fark etmeli.


Anne karnına sığarken dünyaya neden sığmadığını ve en sonunda
bir metre karelik yere nasıl sığmak zorunda kalacağını fark etmeli.


Şu çok geniş görünen dünyanın, ahirete nispetle anne karnı gibi olduğunu
fark etmeli.

Henüz bebekken ‘dünya benim!’ dercesine avuçlarının sımsıkı kapalı
 olduğunu, 
ölürken de aynı avuçların ‘her şeyi bırakıp gidiyorum 
işte!’ dercesine apaçık kaldığını 
fark etmeli.


Ve kefenin cebinin bulunmadığını fark etmeli.

Baskın yeteneğini fark etmeli sonra.
 Azrailin her an sürpriz yapabileceğini, nasıl yaşarsa öyle öleceğini
 fark etmeli insan ve ölmeden evvel ölebilmeli.

Hayvanların yolda kaldırımda çöplükte 
ama kendisinin güzel hazırlanmış mükellef bir sofrada yemek yediğini
 fark etmeli.

Eşref-i mahlukat (yaratılmışların en güzeli) olduğunu 
fark etmeli.

Ve ona göre yaşamalı.
 Gülün hemen dibindeki dikeni, dikenin hemen yanı başındaki gülü
fark etmeli.

Evinde 4 kedi 2 köpek beslediği halde
 çocuk sahibi olmaktan korkmanın mantıksızlığını 
fark etmeli.

Eşine ‘seni çok seviyorum!’ demenin mutluluk yolundaki müthiş gücünü
 fark etmeli.

Dolabında asılı 25 gömleğinin sadece üçünü giydiğini, ama arka
 sokaktaki komşusunun     o beğenilmeyen gömleklere muhtaç olduğunu fark etmeli.

Zenginliğin ve bereketin, sofradayken önünde biriken ekmek
 kırıntılarını yemekte gizlendiğini fark etmeli.



FARK ETMELİ.
Ömür dediğin üç gündür,
Dün geldi geçti, yarın meçhuldür,
O halde ömür dediğin bir gündür, o da bugündür.

Can Yücel



Misafir Blogcu Olmak İster misiniz?

Blog Hocam Yurt dışındaki blog yazarları arasıda çok yaygın olan misafir blogculuğun ülkemizde de yaygınlaşmasına yardımcı olmak amacıyla 
mini bir el kitapçığı oluşturmuş ve bloğunda da yayınlamıştı. 

İlginizi çekeceğini düşündüğüm bu konuyla ilgili bloghocam'ın sayfasından 
detaylı bilgi alabilirsiniz. 

Daha iyi bloglar için...



3 Ocak 2012

Duyduk Duymadık Demeyin!!!

Netsug'un güzel hediyesine ve sürprizlerine sahip olmak isterseniz, buyurun buradan:))
Herkese bol şans...