5 Ocak 2012

Farkındamıyız?

Bugünlerde tembelliğim üzerimde, hem çok şey yapmak istiyorum, hem de hiçbirşey yapamıyorum. Aynı anda birsürü fikir geliyor aklıma onu mu, bunu mu, şunu mu yapayım derken bi bakmışım yine birşey yok ortada:) Kendime gelmeliyim artık. En azından yarım işlerimi tamamlayabilirim. Tembellik mi yorgunluk mu bilemiyorum aslında...
Aslında bilsem, farkında olsam bazı şeylerin iyi olacak. 






Can Yücel'in bu yazısını okudum yine... Ve sizlerle paylaşmak istedim. Arada bir durup düşünmek gerek geçip giden hayatımızı...




Farkında olmalı insan…


Kendisinin, hayatın olayların, gidişatın farkında olmalı.


Farkı fark etmeli, fark ettiğini de fark ettirmemeli bazen…


Bir damlacık sudan nasıl yaratıldığını fark etmeli.


Anne karnına sığarken dünyaya neden sığmadığını ve en sonunda
bir metre karelik yere nasıl sığmak zorunda kalacağını fark etmeli.


Şu çok geniş görünen dünyanın, ahirete nispetle anne karnı gibi olduğunu
fark etmeli.

Henüz bebekken ‘dünya benim!’ dercesine avuçlarının sımsıkı kapalı
 olduğunu, 
ölürken de aynı avuçların ‘her şeyi bırakıp gidiyorum 
işte!’ dercesine apaçık kaldığını 
fark etmeli.


Ve kefenin cebinin bulunmadığını fark etmeli.

Baskın yeteneğini fark etmeli sonra.
 Azrailin her an sürpriz yapabileceğini, nasıl yaşarsa öyle öleceğini
 fark etmeli insan ve ölmeden evvel ölebilmeli.

Hayvanların yolda kaldırımda çöplükte 
ama kendisinin güzel hazırlanmış mükellef bir sofrada yemek yediğini
 fark etmeli.

Eşref-i mahlukat (yaratılmışların en güzeli) olduğunu 
fark etmeli.

Ve ona göre yaşamalı.
 Gülün hemen dibindeki dikeni, dikenin hemen yanı başındaki gülü
fark etmeli.

Evinde 4 kedi 2 köpek beslediği halde
 çocuk sahibi olmaktan korkmanın mantıksızlığını 
fark etmeli.

Eşine ‘seni çok seviyorum!’ demenin mutluluk yolundaki müthiş gücünü
 fark etmeli.

Dolabında asılı 25 gömleğinin sadece üçünü giydiğini, ama arka
 sokaktaki komşusunun     o beğenilmeyen gömleklere muhtaç olduğunu fark etmeli.

Zenginliğin ve bereketin, sofradayken önünde biriken ekmek
 kırıntılarını yemekte gizlendiğini fark etmeli.



FARK ETMELİ.
Ömür dediğin üç gündür,
Dün geldi geçti, yarın meçhuldür,
O halde ömür dediğin bir gündür, o da bugündür.

Can Yücel



Misafir Blogcu Olmak İster misiniz?

Blog Hocam Yurt dışındaki blog yazarları arasıda çok yaygın olan misafir blogculuğun ülkemizde de yaygınlaşmasına yardımcı olmak amacıyla 
mini bir el kitapçığı oluşturmuş ve bloğunda da yayınlamıştı. 

İlginizi çekeceğini düşündüğüm bu konuyla ilgili bloghocam'ın sayfasından 
detaylı bilgi alabilirsiniz. 

Daha iyi bloglar için...



3 Ocak 2012

Duyduk Duymadık Demeyin!!!

Netsug'un güzel hediyesine ve sürprizlerine sahip olmak isterseniz, buyurun buradan:))
Herkese bol şans...

31 Aralık 2011

2012... Yepyeni Bir Yıl...




* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *

Kutlama mesajım kısa oldu ama konuyu biraz açarsam içimden geçen cümleler uzun uzun.


Umutlar, evet hiçbir zaman tükenmesin, tüketmeyelim. Olmuyor demeyelim, mutlaka olur, er veya geç. Ama olur. Umut etmekten vazgeçmeyelim. Umutlar tükendiğinde maalesef herşey tükenebilir...

Sürpriz, çok severim sürprizi. Ama hala almadığım piyangoma büyük ikramiye çıkarmı, böyle bir sürpriz olur mu diye bir beklentim yok (hala mantıklı düşünebiliyorum). Evet her daim, güzel sürprizler olsun hayatımızda. Küçük, büyük boyutları önemli değil. Beklemediğimiz bizi mutlu eden süprizlerle dolu olsun yeni yıl...



Evet en önemlisi tabiki sağlık. Sağlıklı capcanlı bir yıl diliyorum. Allah dert verip derman aratmasın. Sağlık sorunu yaşayan herkese acil şifalar diliyorum, herkes tez zamanda sağlığına kavuşsun, yeni bir yıl geliyor, geçmiş yılları aratmayacak kadar güzel olmasını diliyorum bu yılın.


Mutluluk, evet işte insan mutlu değilse, maalesef sağlıklı da olamıyor. İçiniz sevgiyle dolsun, dolsun taşsın. Taşsın ki etrafınızdakilere de etkisi olsun:)) Biz mutlu olalım, etrafımızdakiler mutlu olsun, herkesin ayakları yerden kesilsin. Herkes mutluluk sarhoşu olsun!! Nasıl olurdu acaba, düşünüyorumda canlandıramadım gözümde bir türlü, sanırım bu pek mümkün değil... Olabildiğince mutlu olalım, mutlu edelim. Birçok şeyin anahtarı bence. Çünkü herşey paylaştıkça çoğalıyor, mutlulukta öyle. (Mutlu bir çiftin güzel bir yeniyıl hikayesi var severek okurum zaman zaman. Geçenyıl yayınlamıştım, okumak isterseniz buyurun lütfen).


Başarılı dedik, evet başarının doruklarında olalım. Zirve yapalım bu yıl:)


Felaketler olmasın, savaşlar olmasın. Gereksiz özgürlük kısıtlamaları olmasın. Kriz olmasın. Kriz nedeniyle kimse dibe vurmasın, birileri köşeyi dönmesin lütfen. Haksızlıklara, adam kayırmalara, yalakalıklara son verilsin. Daha adil bir düzen olsun, daha insanca yaşayabilsin herkes, çünkü bu herkesin hakkı.

Kimse para, pul sorunu yaşamasın. Bolluk, bereket içinde olsun 2012. Huzurlu olsun. Ne güzeldir huzurlu olmak...



Tüm isteklerinizin/isteklerimizin gerçekleştiği bir yıl olsun.

Herşey güzel olsun, özetleyince aynı cümle çıkıyor ortaya, 

   sağlıklı, mutlu ve başarılı bir yıl...


Sevgiyle kalın...

30 Aralık 2011

2012 Takvimi & Kumbara

Sevgili Yağmur'un benimde çok sevdiğim arkadaşı için istediği 2012 takvimi ve bir de kumbara çalıştım keyifle. Daha geniş bir zamanda daha güzel şeyler yapmak isterdim ama vakit kısıtlı yoğunluktan. Ama ben takvimi de, kumbarayı da çok sevdim, çok beğendim. Umarım sizler de beğenirsiniz.
Bu 12 aydan ve her ayı farklı zemin renginde çalışılan takvim. Birde üst kapak çalıştım, yeni yıl kutlaması yazılı. Bu spirallendi tabiki böyle tek tek verilmedi:))

Her günü ayrı güzellikte geçecek,
sağlıklı, başarılı, mutlu bir yıl diliyorum bu cici takvimin sahibine:))


Bu da kumbara...

Yağmurla beraber yaptık, çok eğlendik yaparken...
Boyadık, yapıştırdık... Boncuk, keçe, resim, ip herşeyi kullandık keyifle...


İlk bereket parası Yağmur'dan, devamı bizden...


lütfen okla işaretli yerden paraları içeri atınız:))))))


Dolup dolup taşmasını diliyorum bu kumbaranın:))
Yeni yıl bereketli olur umarım herkes için ve kumbaranın sahibi için:)

İyi günlerde kullanman dileğiyle, sevgiler...




29 Aralık 2011

Aşure Yaptım, Mutluyum

Nihayet kısmet oldu ve ben de aşure yaptım hafta sonunda. Geç oldu biraz ama olsun, yaptım. Önemli olan niyettir.
Birkaç yıl önce, nasıl yapıldığına bakmak için internette
 burcinindenemeleri'nde görmüştüm tarifi. Çok tarif var fakat ben ararken önce görsellere bakarım, önemlidir benim için görüntü. Özellikle yeme içme konularında. Burçin'in aşure fotoğrafı kafama kazınmıştı, bu kadar güzel görünüyorsa mutla kendi de güzeldir aşurenin deyip, o tarifle işe başladım. Sadece mısır kullanmadım, seneye kısmet olursa kullanacağım, düşündüm de yakışırdı:)) 
Buğday, nohut, ve kuru fasulyeyi hafta arası ıslatmış ve dondurucuya koymuştum. Herşey hazırdı ve hafta sonunda pişirip komşularıma, arkadaşlarımın bir kısmına dağıttım. Birazcık kaldı onu da Yağmur'a ayırdm, çok istiyordu:)  Afiyet şeker olsun. Meşakkatli bir işmiş aşure yapmak, yoruldum ama bir yandan da mutlu oldum çok. Sevgili Şehnaz'ın aşure tarifinde görmüştüm karanfilleri elmaya saplamış ve tencereye atmıştı. Ben de öyle yaptım. Annemin çok hoşuna gitti, güldü, neler biliyorsun sen böyle dedi. Ama bunun benim bildiğim birşey olmadığını anlattım ve kimin fikri olduğunu söyledim tabiki:)) 
Bolluk bereket olsun, Allah kabul etsin benimkini ve herkesinkini. Ben tekrar tarif vermiyorum bulduğum ve bahsettiğim bloglardan bakabilirsiniz:)
Hatta hem yapıp, hem de fotoğraf çekenlere imrendim, o kadar işin arasında bir de fotoğraf nasıl çekiliyor kutluyorum bunu başaranları:) Ben onu bile yapamayacaktım neredeyse:)

Bahaneyle bloğuma yayın girebildim günlerden sonra, bugünde onun mutluluğunu yaşıyorum:))


Herkese güzel günler diliyorum.







19 Aralık 2011

Bursalı Blog Yazarları Etkinliği Tamamlandı...

BURSALI BLOG YAZARLARI 

AYTEN BOZKAYA SPASTİK ÇOCUK HASTANESİNDE'Kİ 

ETKİNLİĞİ TAMAMLADI...


Bursa’da faaliyet gösteren Dr. Ayten Bozkaya Spastik Çocuklar Hastanesi ve Rehabilitasyon Merkezi, Türkiye’nin Sağlık Bakanlığına bağlı tek Spastik Çocuklar Hastanesidir.
Dr. Ayten Bozkaya Spastik Çocuklar Hastanesi ve Rehabilitasyon Merkezi, Serebral Palsili çocuklar için yatarak ve ayaktan, diğer engelli çocuklar için ise ayaktan tedavi bölümleri içeren rehabilitasyon hizmeti ve bulunduğu bölge halkına da poliklinik hizmeti vermektedir.
***
Sosyal sorumluluk projesi olarak gerçekleştirdiğimiz bu güzel gün için bizlerin organize olmasını sağlayan başta sevgili çiğdem'e ve katılan tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum. 
Kendi adıma söylemem gerekirse çok mutlu oldum, güzel bir projeydi, umarım faydalı olmuştur... 
Kahvaltı faslından sonra aldık iplerimizi ve şişlerimizi, etkinlikte örgü örelim, bilmeyenlere öğretelim demiştik. Meral hanımla başladım, ne örelim? hadi kaşkol örelim, sıkıcı olmasın oyalanırsınız dedim, O'da kabul etti ve başladık. Kime örüyoruz? Hangisi sizin çocuğunuz diye sorduğumda, benim oğlum Kadir şu anda burada değil, gezmeye gitti dedi. Çok sevindim, mutlu oldum. Anlattı Kadir'i... Kadir uzun yıllar Ankara'da tedavi görmüş, sonra bu hastaneye gelmişler, çünkü Bursa'nın bir ilçesinde yaşıyorlarmış, biraz daha yakın. Kadir liseyi bitirmiş, bilgisayar kursuna ve yine hastanede tedavilerine devam ediyormuş. Odalarını gösterdi, kısacası nasıl bir hayatları olduğunu anlattı sevgili Meral. Uzun yıllardır orada olduğu için O'na Meral Anne derlermiş. Ben hala Kadir'i merak ediyordum, bu başladığım kaşkol kimi ısıtacak acaba diye... Fotoğrafını gösterdiler Kadir'in. Kadir çok başarılı bir çocuk onu anladık, bi de çok yakışıklı:)) Kadir'e ve orada tedavi gören tüm çocuklar ve ailelerine ve de tüm sevecenlikleriyle hizmet veren çalışanlara sevgi ve saygılarımı gönderiyorum. Anneler ve çalışanlar eli öpülesi, çocuklar ise herşeyin en iyisini hakeden (tüm evlatlar gibi) birer melek... Önümüzde yepyeni bir yıl var, umutlar var... Umudum Allah hiçbir aileyi, özellikle hiçbir anneyi böylesi zor bir durumla sınamasın. 

Fotoğrafları arkadaşlarımız paylaştığı fotoğraflardan karma yaptım:)) Teşekkür ediyorum... 

marifetli eller...

 kolalgelsin, siz ne örüyorsunuz bakalım?:))


 sevgisiz, ilgisiz olmaz...


çok sevgili meral anne...


birlikten kuvvet doğar...


düşleriminincisi'nin neşeli çamağacı... eline sağlık:)


 kolaygelsin arkadaşlar:)


ve işte hepimiz...



Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için...


Etkinlik olmasına gerek yok, en kısa zamanda tekrar ziyaret etmek istiyorum. Meral Anneyi görmek istiyorum kaşkolu güzel örmüş mü?? :)) Kadir'i görmek istiyorum, bakalım kaşkol yakış mı? :))  hepsini görmek istiyorum, hepsini:))

Hepsine kucak dolusu sevgiler, selamlar...


Teşekkürler Çiğdem...



15 Aralık 2011

Keçe Çan

Yeniyıl yaklaşırken malum işler çok yoğun oluyor. Akşamları dinlenmek adına küçücük birşeyler yapmaya çalışıyorum, iyi geliyor. Bu yaptığımda çan da onlardan biri. Yazın kurumuş dalları boyamıştım, Dallarımı süslüyorlar alttaki çan ve geçen akşam yaptığım bu güzellik:))


Daha önce yaptığım keçe işlerim çantamdekoratif ve bu da dekoratif:))


Bu arada hafta sonunda bir etkinliğimiz var Bursalı Bloggerlar olarak, acaba oraya katılabilecek miyim, yetiştirebilicek miyim? Şimdiden dert aldı beni, gidemezsem çok üzülürüm:(
İyi bakın kendinize... Yorumlarınızı bekliyorum:)










13 Aralık 2011

Keçeden Nal

Çok yoğunum ve de yorgun. Geçen akşam dinlenmek amacıyla uğraşırken böyle bir güzellik çıktı ortaya, mutlu oldum:)) Her iki tarafı da farklı yeşil...







4 Aralık 2011

Ahşap Boyama Çerçeveler-Kutular

Pazar sabahı eşimin isteği üzerine sebzeli, kaşarlı, zeytinli ekmek dilimleri yaptım. Uzun zamandan beri yapmamıştım benimde hoşuma gitti, afiyetle yedik...

Kahvaltıdan hemen sonra yarım kalan işlerimi tamamlamak için koyuldum işe. Çerçeveleri vernikledim, kurudular. Askılıkları takılacaktı onları sağolsun cem (eşim olur kendisi;) taktı. Bu sefer epey ilgilendi, sanırım O'da beğendi;))

Hafta arası yaptığım, hafta sonunda da eksiklerini tamamladığım çerçevelerim. Ben çok sevdim bu çerçeveleri. Süslerken çok keyif aldım;))
Umarım sizler de beğenirsiniz.

Kıpkırmızı...
Masmavi...
Bembeyaz...
Yemyeşil...

Sapsarı...
Bu sapsarıyı aslında mutfak asıkılığı olarak yaptım, birkaç hafta önce. Hamur kabartma ilk işim, tamamen acemice diğerleri gibi;) Fakat askılarını almayı unutmuşum;)) Daha sonra askılı halini de yayınlarım...

Çerçevelerden sonra kutuları vernikledim.


Soldaki çamışır deterjan kutusu, sarı olan da görüldüğü üzere kaşıklık olarak kullanıma alındı fakat her an başka bir şekilde kullanabilirim:))


Hepsini severek yaptım, güzel günlerde de kullanırız umarım.
Son yazımda gümbür gümbür geliyorum demiştim, ufak tefek ipuçları vermiştim, bunlardı işte...


Artık pazar bitti, herkese güzel bir hafta diliyorum.